Torino’dan başlayan en efektif 5 gezi rotası
Torino ya da İtalyancası Turin, İtalya’nın kuzeyinde sessiz sedasız duran, azcık gizli kalmış bir şehir. İtalya’nın dördüncü büyük şehri olmasına ve Torino ile özdeşleşen birçok önemli özelliğe rağmen, Roma, Floransa, Milano, Pisa gibi şehirler ile karşılaştırıldığında turistik olarak çok fazla talep gören bir yer değil. Ancak sadece tarihi, kültürel ve gastronomik açıdan değil, coğrafi açıdan da mükemmel bir lokasyona sahip. Torino, Fransa ve İsviçre’nin İtalya’ya açılan kapısı bu nedenle de yapacağınız “roadtrip” yani araba yolculuğu macerasına kesinlikle dahil etmeniz gereken tam bir uğrak yeri, bu “asıl” konuya sonra değineceğiz.
Torino, İtalya’nın çikolata ve otomotiv başkenti olarak tanınıyor. Aynı zamanda Juventus stadyumu ve Fiat’ın genel merkezi burada. Hem Fiat hem de diğer fabrikalara ev sahipliği yapan Torino, “Endüstri Başşehri’ ve bu sebeple de ‘Gri Şehir’ olarak anılıyormuş. Bu ünvan her ne kadar soğuk ve karamsar bir ön izlenim yaratsa da şehre adımınızı atar atmaz bu önyargının ne kadar yersiz olduğunu anlayacaksınız. Bulmacalarda “İtalya’da bir nehir?” sorusunun cevabı olan PO nehri kıyısında kurulmuş bu şehir. PO da İtalyanca “küçük boğa” demek ve bu nedenle Torino flamasında boğa olduğunu fark edeceksiniz.
Torino’ da ne yenir?
Slow Food (yavaş yemek) ve daha sonra buna paralel gelişen Slow City akımı Torino yakınındaki Bra kasabasında doğmuş. (Ek bilgi: Cittaslow olarak da bilinen bu sakin şehirlerden 75 tanesi İtalya’ da. Türkiye’de de cittaslow üyesi olan şehirler; Akyaka, Gökçeada, Halfeti, Perşembe, Seferihisar, Şavşat, Taraklı, Vize, Yalvaç, Yenipazar (Aydın), Uzundere.) Slow Food akımı, İstabul’ da da şubesi açılan Eataly konseptinde gördüğünüz mantığa göre fast food akımına karşılık, doğal, taze, yerel ürünlerin tüketilmesi esasına dayanıyor. 1986’da, Roma’da İspanyol Merdivenlerinin yanıbaşında McDonald’s açılmasını protesto etmek için, ‘İyi, Temiz ve Adil = Yavaş Yemek’ sloganı ile başlatılmış.
Torino’ da geleneksel İtalyan lezzetleri olan pizza, şarap, kahve, makarna dışında asıl dondurma ve bol bol çikolata yemeniz lazım. 1973’te kurulan meşhur Cafe Al Bicerin (ki burası kendi ismini taşıyan çikolata, kahve ve kremadan yapılan sıcak bir içecek ile ünlenmiş), 1822’de kurulmuş Cafe San Carlo ve 1903’te kurulan Cafe Torino, adeta birer müzeye benzeyen iç mekanları ile meşhur tarihi cafe ve pastanelerden sadece bir kaçı. Sırf bu cafelerin ihtişamını görmek için bile Torino’ya gidebilirsiniz.
Ünlü dondurmacı zinciri Grom ilk olarak Torino’da hizmete girmiş ve zamanla tüm ülkeye yayılmış. Bologna’daki Carpigiani Gelato Museum dondurma müzesine gitmeyenlere en azından burada meşhur İtalyan dondurmasının tadına bakmalarını öneririz.
Torino, İtalyan geleneği olan Aperitivo’nun doğduğu yer olarak anılıyor. Özellikle akşam yemeğinizden önce siz de bu geleneğe uymalı ve bir kadeh aperitivo içmeyi ihmal etmemelisiniz.
Bu şehir, trüf ve şarap geleneğinin İtalya’daki merkezlerinden birisi olan bir Piemonte bölgesinde. Trüf mantarı pazarının bulunduğu Alba; üzüm bağları ile görülmeye değer manzaraya sahip Langhe, Roero ve Monferrato tepeleri ile ünlü İtalyan şarapları olan Barolo ve Barbaresco üreten şarap evleri de bu bölgede yer alıyor.
Son olarak; Torino’ nun klasik lezzetlerini denemek için Café Mulassano’yı ya da Baratti&Milano’yı; “Giandujotti” yani Torino’ ya özgü fındıklı çikolatalı şekerlemeleri için de Guido Gobino’ yu ziyaret edebilirsiniz.
Torino şehir turu:
- Piazza Castello: Şehrin geniş ve önemli binaların bulunduğu meydanı.
- San Lorenzo kraliyet kilisesi: İçinde Hz.İsa’nın çarmıhtan indirildikten sonra sarıldığına inanılan yaklaşık 4 metre uzunluğunda keten bezin, ki bu bezin adı Torino Kefeni olarak anılıyor, sergilendiği mermer ağırlıklı bir mimarisi olan kilise.
- Kraliyet Sarayı: Şu an müze olarak kullanılıyor.
- Palazzo Madama: Bu sarayın merdivenleri dünyadaki en güzel merdivenlerden birisi olarak kabul ediliyormuş. Sarayın içinde farklı sanat eserlerinin sergilendiği müze mevcut. Güzel bir bahçesi ve üst katında Kraliyet sarayı ve piazza castello’yu gören bir manzarası var.
- Porta Pallazzo‘da kurulan açık hava pazarı ise zamanı ve ilgisi olanların tercih edebileceği bir yer.
- Arkeoloji parkı zamanı ve ilgisi olanlara tavsiye edebileceğimiz bir park.
- Piazza Vittorio Veneto: Bir ucu nehre açılan ve çevresi kafelerle çevrili geniş bir meydan.
- Mole Antonelliana: Floransa‘daki Duomo’ya karşılık, burada da 161 metre yüksekliğinde, orjinalinde sinagog olarak inşa edilmiş ancak ulusal sinema müzesi olarak kullanılan bu kule şehrin her yerinden görülebiliyor. Kulenin tepesinden ise şehre tepeden bakabileceğiniz mükemmel bir manzara var.
- Mısır müzesi: Kahire’den sonra en kapsamlı Mısır müzesi olarak biliniyor.
- Otomobil müzesi: İlk otomobilden günümüze kadar tüm motorlu araçların sergilendiği bu müze Torino’da kesinlikle gitmeniz gereken bir yer.
Torino’ dan nerelere gidilir?
Torino’ya gitmek için yukarıda sıraladığımız bir çok özelliğin yanı sıra, daha ilk başta belirttiğimiz “roadtrip için mükemmel bir rotada yer alan” bu şehirden yapabileceğiniz en az 5 önerimiz ise şu şekilde:
1- Albertville, Grenoble, Chambery, Mont Blanc: Torino’ya THY’nin direkt uçuşu mevcut. Şehirde en az bir gece geçirdikten sonra Fransız Alp’lerini keşfe çıkabilirsiniz. Torino ile Fransa’yı bağlayan tünellerden geçerek Fransa’nın güneydoğusunda yer alan Albertville, Grenoble ve Chambery şehirlerini gezip, kışın Monc Blanc‘da kayak yapabilirsiniz.
2- Bern: Torino’ dan trenle veya araç kiralayarak kuzeye doğru yola çıkabilir ve İsviçre’ de Bern kentine ulaşabilirsiniz. Bern Almanya, Fransa ve İtalya’ya komşu olan İsviçre’nin başkenti ve bu ülkenin 4. Büyük şehirlerinden bir tanesidir. Bern şehir merkezi 1983 yılındı Unesco Dünya Kültür Mirası listesine girmiş. Prag‘da bulunan astronomik saatin bir benzeri var burada, adı da Zytglogge. Bu saat dışında da görülecek birçok yer mevcut Bern’ de. Ayrıca muhteşem bir manzarası var. Unutmadan belirtelim şehirdeki çeşmelerin hepsinden su içebiliyorsunuz, hadi yine iyisiniz 🙂
3- Annecy, Cenevre: Torino gidiş, Cenevre dönüş şeklinde çoklu istikamet bilet alarak, Torino’dan önce Fransa’nın sevimli ortaçağ kenti olan Annecy‘i gezip ve sonra da İsviçre’ nin zengin kenti Cenevre‘ye doğru yola çıkabilirsiniz. Annecy’de dar sokaklarda yürüyüp, Annecy gölü etrafında uzun bir yürüyüş yapabilir, Pont des Amours’da Alplere sırtınıza dönüp fotoğraf çekebilirsiniz. Cenevre’ de Leman gölü etrafında Quai du Mont Blanc boyunca uzun bir yürüyüş yapabilir, pahalı ve tasarım markaların satıldığı butik mağazalara girip çıktıktan sonra, akşam da gölün hemen üzerindeki Jet d’Eau yani su çeşmesinden şehre yayılan görsel şöleni izleyebilirsiniz.
4- Milano, Como gölü: Torino’ dan tren veya otobüsle Milano’ya geçebilir, modanın merkezi olan bu şehirde kendinizi kırmızı halıda bir ünlü gibi hissedebilirsiniz. Milano’ dan sonra buraya yakın bir noktada yer alan ünlü Como gölüne geçebilirsiniz. Bu güzergah, ayrıca tur şirketlerinin İtalya programlarında sıklıkla karşılaşacağınız bir rotadır.
5- Genoa (Ceneviz), La Spezia, Cinque Terre, Pisa: Bu bölge aynı zamanda Toskana sınırları içinde yer aldığından, üzüm bağları ile dolu eşsiz bir manzara eşliğinde yolunuza devam ederken, durup fotoğraf çekmek isteyeceğiniz birçok nokta göreceksiniz. İtalyanca’da 5 toprak anlamına gelen Cinque Terre‘de yer alan birbirinden şirin ve küçük bu beş köyde gezerken, ki bu köylerin isimleri; Monterosso Al Mare, Vernazza, Corniglia, Manarola, Riomaggiore, burada yaşayan sıcak kanlı, samimi insanlar, mükemmel iklim, tabiat güzelliği ve leziz yemekleri sayesinde zamanın nasıl geçtiğini anlamayacaksınız.
Bu alternatifteki son durağınız ise boynu bükük kulesi ile ünlenmiş Pisa.
Özetle, dilerseniz bir hafta sonu için Torino’ya küçük bir kaçamak yapabilir, dilerseniz Torino’dan araba kiralayarak ya da tren ile yukarıda önerdiğimiz 5 rotadan birini tercih edebilirsiniz. Pişman olmayacağınız bir zaman geçireceğinizi garanti ediyoruz.
Şimdiden keyifli seyahatler efeem..