5 gece- 6 gün Kendi kendinize yapabileceğiniz bir Madeira turu;

Portekiz’de neredeyse sadece Lizbon, Porto ve Faro’yu görmek için yapacağımız yol ve harcayacağımız parayı hesapladıktan sonra Madeira alternatifimizi değerlendirmeye karar verdik. Avrupa’nın hemen hemen birçok şehrinin gezip gördükten sonra artık her yer aynı geliyor insana ve farklılık istiyor.

Biz de bu tatilimizde, euro ve zaman faktörlerini göz önüne alıp kendimize biraz daha deneyim içeren bir program yaptık. Yine de Madeira ilginizi çekmez ve Portekiz ana karada gezmek isteyebilirsiniz diye Araba ile Portekiz Gezi Önerisi yazımızı da hazırladık. Buraya tıklayarak Portekiz şehirleri gezisini de değerlendirebilirsiniz.

Gelelim Madeira’da 5 gece- 6 gün nasıl dolu dolu bir seyahat planlayabilirsiniz.

1. gün:

Kiralık aracımızı Santa Cruz havalimanından aldıktan sonra airbnb üzerinden kiraladığımız otele doğru devam ederken check in saatine kadar Funchal şehir merkezinde kısa bir kahvaltı molası verdik. Otele yerleşip, biraz dinlendikten sonra Funchal sokaklarında gezmeye devam ettik ve akşam yemeğimizi merkezde yedik.

Kiraladığımız daire için 5 gece toplam 13.000 ücret ödedik. Funchal en fazla restoran alternatifli merkez olduğu için orayı seçtik ama aslında otel yeri çok da fark etmeyecekti çünkü zaten araç kiraladığımız için ulaşımda bir sorun yaşamayacaktık. Merak edenler için de belirtelim araç için yolcu360 kullandık ve günlük 35 euro ödedik.

Funchal şehir merkezinde gezilecek yerlerin google konumları için buraya tıklayabilirsiniz.

Funchal’ da okyanus kenarında uzanan geniş sahil bandında sakin bir yürüyüş yapıp, Mercado dos Lavradores yani sebze- meyve- balık kapalı pazar alanında zaman geçirip, Rua de Santa Maria sokağında tablo gibi boyanmış kapıların önünden uzun bir gezinti yaptıktan sonra teleferikle Monte Tepesine çıkabilirsiniz. Ya da tam tersi yönde bir plan yapabilirsiniz.

2. gün:

Aslında 2. gün yürüyüşlere başlamayı planlıyorduk ama hava durumuna bakınca bugünü okyanusa ve doğal havuzlara ayırmaya karar verdik. İlk durağımız Porto Moniz ve Seixal oldu.

Porto Moniz’ de lav kayalıklarından oluşmuş doğal havuzlar ve kocaman dalgalar ile büyüleyici bir sahil kasabası. Dilerseniz ücretsiz olan aquarium kısmından isterseniz 3 euro ödeyerek Piscinas kısmından doğal havuzlara girebiliyorsunuz. Biz ücretsiz kısmı daha çok beğendik açıkcası. Piscinas kısmı biraz fazla “yapma” geldi bize. Tek fark ücret ödeyerek girdiğiniz yer daha düzenli, kalabalık, wc- duş vs imkanları mevcut. Ama ücretsiz kısımda da çok güzel bir restorant, ücretsiz otopark ve hemen yanında da wc bulunuyor.

Sonraki durağımız olan Seixal ise Porto Moniz’ den daha çok etkiledi bizi. Özellikle hem siyah kumlu plajı hem de Porto Moniz’den bile daha doğal olan havuz kısmı büyüleyiciydi. İkisi arasında araç ile 3-4 dakikalık bir mesafe mevcut. WC ve duş/ soyunma kabini imkanı burada da ücretsiz, temiz ve rahat, ayrıca otopark ücreti de yok. Doğal havuz kısmında ananas içine efsane Pina Colada yapan bir büfe var burada sadece tost ve hafif atıştırmalıklar bulabilirsiniz. Plaj kısmında ise okyanusun kenarında konumlanmış, çok kaliteli, temiz ve hizmeti de 10 numara olan bir restoran bulunuyor: Lounge Bar Clube Naval do Seixal

Dönüş yolunda tabelayı görüp dayanamadığımız son durak ise saman kaplı üçgen çatılı evleri ile ünlü Santana. Santana bizim için biraz hayal kırıklığı olsa da görülmesi gereken yapılardan olduğu için geleneksel santana evlerinde poz vermeyi ihmal etmedik.

Aslında planda olmamasına rağmen yolu kaybettiğimiz için Machico’ ya da girelim dedik ve senede 1 defa gerçekleşen mükemmel bir etkinliğin ortasında bulduk kendimizi. Yaz döneminde belirli tarihlerde Madeira’nın her yerinde sokak festivalleri düzenleniyormuş. Bizim denk geldiğimizde bu kapsamda organize edilmiş okyanusa karşı kendin pişir kendin ye piknik etkinliği diyebiliriz. Sahil boyunca yan yana dizilmiş tezgahlarda etinizi alıp, plajda yakılmış büyük mangallarda pişirebiliyorsunuz. Bir diğer tezgahtan ekmek, bir başkasından da içecek alıp oturup afiyetle yiyebiliyorsunuz. Gayet keyifli ve kesinlikle turistik olmayan bu etkinliğe denk gelmek büyük şanstı.

Rotamızın google haritasında takip etmek için buraya tıklayabilirsiniz.

Ayrıca, biz doğal havuzların keyfini çıkartmaktan yetiştiremedik ama Miradouro do Véu da Noiva‘ da okyanusa dökülen şelaleyi görebilir, Avrupa’nın en dik teleferiği olarak bilinen Teleferico das Achadas da Cruz  ile kuşbakışı manzaraların tadını çıkartabilirsiniz. Ayrıca bu rotaya çok yakın olan Miradouro do Ponta da Ladeira‘ nın da keyifli bir manzara noktası olduğu söyleniyor.

3. gün:

İlk trekking maceramız için seçtiğimiz Levada das 25 Fontes yani PR6 olarak belirlenmiş yürüyüş yolu. Burayı birçok video ve blog yazısından okuduğumuz kadarıyla zorluk derecesinin orta/ kolay olması ve ilk defa trekking yapanlar için kendi güçlerini ve vertigo olup olmadıklarını test edecekleri bir rota olduğunu yazmalarından dolayı seçtik.

Madeira’ da yürüyüş parkurları Levada ve Verada olarak ikiye ayrılıyor. Levada su kanalı, Verada patika anlamında. Yani ilki orman içinde göller şelaleler ile sonlanan ve su kanallarının eşlik ettiği parkurlar, ikincisi ise dağ bayır patika yürüyüşleri ki bu yollar genelde okyanus kenarında veya ormanlar içine doğru uzanıyor.

Levada das 25 Fontes PR6 ve Levada do Risco PR 6.1 toplamda neredeyse 10 km ve gidip gelmek 4 saat sürüyor. Rabaçal Vadisinde Levada turu yapmak ve Risco şelalesini görmek gerçekten büyüleyici bir deneyim. Araçları ER110 yol kenarında park ettikten sonra isterseniz başlangıç noktasına 30 dk yürüyebilir ya da saat 10:00 itibariyle başlayan shuttle’lara binebilirsiniz. Shuttle yani servisler ücretli. Parkur gayet güzel organize edilmiş, gerekli yerlerde tabelaları mevcut. Zaten onlarca kişi hep birlikte yürüdüğünüz için de vadide kaybolmak gibi bir ihtimal yok.

Biz tur sonrasında biraz yüzelim diye çıktığımız yolda yine Fanal Pond tabelası görünce dayanamayıp yön değiştirdik. Fanal Pond sisler içinde değişik şekilli ağaçların muazzam görseller yarattığı bir park aslında. Özellikle sis çöktüğünde gitmek gerekiyor. Zaten Fanal yoluna saptığınız anda iklimin değiştiğini göreceksiniz. Aracınızı ücretsiz olarak Fanal park alanına bırakıp 2 dakika yürüyerek ilginç ağaçların olduğu ormanlık alana girebilirsiniz. Burada piknik yapabilir veya sadece kısa yürüyüşler ve fotoğraf çekimi için de uğrayabilirsiniz.

Artık biraz ısınalım diyerek Ponta Do Sol’u hedefledik. Hem kendisi hem de plajı tahminimizden çok daha küçük bir yermiş. Çok fazla restoran alternatifi bulamadık dolayısıyla plajda yer alan bir mekanda oturup hafif bir şeyler atıştırdık. Yol üzerinde Ribeira Brava’ ya uğrayıp alışveriş yaptıktan sonra otelimize geri döndük. Bu arada Ribeira Brava plajı daha geniş ve restoranlar Ponto do Sol’ a göre çok daha hesaplıydı. Bilginiz olsun.

3. gün google maps rotamız için buraya tıklayabilirsiniz.

4. Gün:

Bir önceki gün Levada yürüyüşü yaptığımız için bu sefer de Verada yapalım dedik ve çok merak ettiğimiz PR8 Vereda da Ponta de São Lourenço yürüyüşünün yolunu tuttuk. Burası Atlantik okyanusu üzerinde ejderha kuyruğu gibi uzanmış bir vereda yani patika. 7 km ve yaklaşık 3 saat unutulmaz manzaralar eşliğinde ilerleyen bu yürüyüş boyunca enfes manzaralar eşliğinde ilerliyorsunuz. Patikanın sonuna doğru bir kafe mevcut, burada yanınızda getirdiklerinizi de yiyebilir ya da direkt sipariş verebilirsiniz. Ayrıca burada WC ücreti 1 euro.

Yürüyüş sonunda en yakın mesafede yer alan Çaniçal plajına gidelim dedik ama ne kadar merdiven inip çıkmamız gerektiğini görünce vazgeçip Machico’nun sarı kumsalına devam ettik. Daha önce gittiğimiz akşam festivalinde karanlık olduğu için görememiştik ama bu sefer dalga kıran tarafından ayrılmış sahilin siyah kumsalı yerine sarı kumlarını tercih ettik.

Bu arada eğer PR8 yürüyüşünü yazın yapacaksanız sabah erken gitmekte fayda var. Çünkü güneşin altında uzun bir yürüyüş. Yanınızda mayo ve havlu getirirseniz direkt parkurun bir kısmından suya girebilirsiniz.

4. gün rotamızı google maps üzerinden incelemek için buraya tıklayınız.

5. Gün:

Artık meşhur PR1 Pico to Pico yani Pico do Arieiro ve Pico Ruivo arası yürüyüşü yapma zamanı. Yine sabah erken saatte yola çıkalım dedik ama olmadı. Bu rota için en ideali aslında güneşin doğumunda tepede olmak. Bu şekilde bulutlar arasından güneşin doğumunu izleyebilirsiniz. Bizim yürüyüşümüz saat 10 gibi başladı ve 17′ de bitti. Tabii biz de bittik 🙂

Açıkcası bir gece öncesinden strese girmeye gerek yokmuş. İzlediğim tüm video ve okuduğum yazılarda bu yürüyüş için çok iyi bir fitlik seviyesi gerekiyor diye söyleniyordu ama bizi geçin kimler kimler yürüyor bu yolları. 80 yaşında bir çiftten tutun da, tek bacağı platin olan bir gence, hem kendini hem de sırtında bebesini taşıyan babalara kadar herkes yavaş yavaş Madeira’nın en yüksek tepesinin yolunu tutmuştu.

Yaklaşık 16 km’lik bu rota boyunca denk geldiğimiz göz kamaştıran, yürek hoplatan manzaralar ve o manzaraları görmek için inip çıktığımız binlerce merdiveni ömür boyu unutmak mümkün değil. Size sadece bu kadar söyleyeyim.

Tabii ki gün sonu direkt otel ve odaya yemek söylemek şeklinde tamamlandı tahmin edersiniz ki 🙂

6. gün:

Son günümüzde geç kalkıp otelde zaman geçirdikten sonra 17:00′ da hareket edecek dönüş uçağımıza kadar tekrar Seixal’ a gitmeyi tercih ettik. Biz başka bir yer keşfedelim ya da bir trekking daha yapalım istemedik ama siz farklı birşey denemek isterseniz Madeira Gezi Önerileri yazımızdaki diğer alternatifleri değerlendirebilirsiniz. Yol üzerinde Sao Vicente’ de yemek yiyip, dalgalarda ıslandıktan sonra da Lizbon dönüş.

İlgili yazılar;

Yorum Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.