En orantısız pahalı şehirlerden OSLO


Sırasıyla Litvanya, Letonya, Estonya başkentleri arasında yaptığımız Baltık turumuzun son durağında Finlandiya’nın başkenti Helsinki‘de soluduğumuz İskandinav havasına kendimizi kaptırıp, yurda dönüşte ilk iş, bir başka İskandinav güzeli Stockholm için uçak biletlerimizi almış ve hemen İsveç gezi planımızı çizmeye girişmiştik. Evet Stockholm söylendiği derecede medeni, temiz, güzel ve doyurucu bir şehirdi. İnanılmaz keyif aldık ve bu şehir bizim tekrar tekrar gidebileceğimiz şehirler listesine ilk sıralardan girmeyi başardı. Ancak tabii ki pahalı bir yer. Bu bilinçle (Stockholm’de bir arkadaşımızın evinde konaklayacak olmamıza ve uçak biletini de ucuza bulmamıza rağmen) seyahate çıkmadan bir süre önce, 3 günlük İsveç seyahatimizde aç kalmayacak şekilde kemer sıkma eylemine girmeyi iyi ki akıl etmişiz de ele güne muhtaç kalmadık 🙂

Normalde Eylül doğumlu olmamıza rağmen aşırı derece sıcak iklim insanlarıyız. Güneş, deniz, kum tatillerinin yakın takipçileriyiz ve kışın yaptığımız hem Baltık hem de Stockholm kaçamaklarından bu kadar memnun döneceğimizi hiç ama hiç hayal etmeden o kazakları valizimize koyup, o kar botlarını ayağımıza geçirmiştik. Ancak İskandinavya hakikaten farklı bir ruh arkadaşlar. Sanki Avrupa’da gözlerinizi bayram ettirecek cinsten her türlü medeniyet, tasarım, stil, uygarlık göstergesi bir araya toplanmış adı da İskandinavya olmuş. Dolayısıyla bu ruh hali ile Stockholm’den dönünce de yaptığımız en “normal” davranış tabii ki Oslo uçak biletlerine şöyle bir göz atmak oldu! İskandinavya’da görmediğimiz bir tek Norveç kalmıştı ancak “kesinlikle” hemen bilet almak gibi bir niyetimiz yoktu. Amaaaaa… Ocak ayında Nisan için kişi başı 472TL’ye gidiş dönüş bilet bulduğumuzda bu fırsat kaçmaz dedik ve kredi kartı bilgilerini girip onaylamş bulunduk. Upps 🙂

Şimdi gelelim asıl meseleye. Oslo’ya gitme niyetinde olanların yaptığı ilk iş, malumunuz, seyahat için bütçe ayırmak adına kaba taslak bir maliyet çıkartmak. Biliyoruz çünkü biz de o yollardan geçtik. “Oslo’da nereleri gezmeliyim?”, “Oslo’nun en görmeye değer müze hangisi?”, “Oslo tarihinde neler yaşanmış?”, “Bu Viking’ler de kim ola?” gibi sorular önce bir dursun. Asıl mesele “Oslo’da ekmek ne kadar, su ne kadar?”, “Oslo’nun ucuz oteller bölgesi neresi?” “Oslo şehir içi ulaşımda indirim kartları var mı, nereden bulurum?” O zaman buyurun, başlıyoruz efenimm..

Öncelikle, Norveç’te biliyorsunuz para birimi kron. Restoran ve otelleri geçiyoruz, köşe başlarındaki küçücük hediyelik eşya dükkanlarında bile kredi kartı geçiyor ve nakit paraya ihtiyaç duymuyorsunuz. Yani gitmeden önce para bozdurmak ya da havaalanına iner inmez döviz bürolarına koşturmak zorunda değilsiniz. Alışverişlerde size hiç sormadan ödeyeceğiniz tutarı girip, pos makinesini önünüze uzatıyorlar. Kartınıza dokunmuyorlar bile. Tenezzül etmiyorlar yani 🙂 Bu arada önden çok kısa bir bilgi daha verelim; bu seyahati yaptığımızda euro çılgın günlerinin 4.98TL zirvelerinde seyrediyordu. Yani evet, itiraf etmeliyiz, mağduruz 🙁

Nerede kalmıştık.. Evet! Oslo tek kelime ile PAHALI. Hem de “çok” pahalı. Ancak yine de burada bizim asıl dikkatimizi çeken Oslo’nun pahalı olmasından çok, “Orantısız” bir fiyatlandırma olması. Ne demek istiyoruz merak edenler okumaya devam etsin lütfen..

Oslo Havaalanı’ndan Şehir Merkezine Ulaşım Ücretleri:

Oslo Hava alanına indikten sonra, şehir merkezine otobüsle gidelim, biraz daha uzun olur ama acelemiz yok, en azından daha ucuzdur dedik. Üzerinde Flybussen yazan otobüsü ve kuyrukta bekleyen diğer valizli insanları görünce biz de hemen bilet alma makinesinin başına geçtik. Malum heyecanlıyız, bir an evvel şehir merkezine gitmek istiyoruz. Makine kişi başı ve tek yön 190 NOK yani 103.04 TL gösterdiğinde şok olmadık desek yalan olur, hiç gerek yok 🙂 Tamam, pahalı olduğunu biliyoruz da, daha adımımızı atar atmaz şehir merkezine bu derece pahalıya gitmek insana fena koyuyor. Ama bundan daha trajikomiği ise, havaalanına dönüşte şehirde bir saat fazla zaman geçirmek için gözümüzü karartıp, trene binmeyi tercih ettiğimizde tren biletinin kişi başı 101 NOK yani 55TL olduğunu görmemizdi! Resmen sesli yutkunduk! Şaka mı?! Değilmiş. Meğer bizim bindiğimiz otobüs “express” yani diğer otobüslere oranla daha “hızlı” olanmış -ki Norveç’te saatte maksimum gidebileceğiniz hız zaten 80km-. Bu arada 101 NOK olan tren de express tren falan değil, normal tren bilet fiyatı ki ekspress tren fiyatı ise 200 NOK yani hala bizim otobüse ödediğimizden daha makul bir fiyat. Güler misin ağlar mısın? Amacın ne Oslo Ulaştırma Bakanlığı diyoruz 🙂 Burada matematiği iyi olanlar hemen fark edecektir ki Oslo’da fiyat etiketinde gördüğünüz bir rakamı yarıya bölüp biraz yukarı yuvarlayınca TL karşılığına ulaşıyorsunuz. Bundan sonra hem NOK hem de TL yazıp kafanızı karıştırmayalım, artık hesaplamayı biliyorsunuz. Gelelim diğer “orantısız” fiyatlandırma örneklerimize..

Oslo Şehir İçi Ulaşım Ücretleri:

Şehir içinde dilerseniz Oslo Pass adında bizim akbil mantığındaki ulaşım kartlarından alabilirsiniz. Bu kartların 24, 48 ve 72 saat geçerli olan seçenekleri mevcut ve bu kartlar ile otobüse, feribota ya da tramvaylara sınırsız binme hakkı elde ediyorsunuz. Oslo Pass ile hem Oslo’da yapmazsanız olmaz aktivitelerden fjord turunda, hem de bazı müzelerde indirim hakkı da elde ediyorsunuz. Tercih edeceğiniz saat seçeneğine göre fiyatlar farklılık gösteriyor ama örnek verecek olursak 24 saat geçerli bir yetişkin kart fiyatı 395 NOK.  Öğrenci ve gruplara %20 indirim de var. Biz sadece 1 defa (o da artık yürümekten helak olduğumuz için) tramvaya bineceğimiz için tek kullanımlık bir bilet aldık. Fiyatı 35 NOK. Bunların dışında şehir içinde bisiklet kiralamanız da mümkün fiyatı da günlük 49 NOK, aklınızda bulunsun.

Oslo’da Konaklama Ücretleri:

Biz her zamanki gibi otel için booking.com’u tercih ettik. Booking.com’a garip bir sempati beslediğimiz ancak sponsorluk almadığımız doğrudur. İlgililere duyurulur 🙂 Neyse, tabii ki filtrelemeyi en ucuzdan pahalıya doğru yapıp, en mantıklı görünen Anker oteli tercih ettik. Otel dediğimize bakmayın hostel aslında ama şimdiye kadar kaldığımız diğer hostel odalarının yanında kaldığımız oda 5 yıldızlı kral dairesiydi diyebiliriz. Hostelimiz şehir merkezine gerçekten de çok yakın bir lokasyonda yer alıyordu ve tertemizdi. Buraya kişi başı gecelik 320 NOK bir ücret ödedik.

Fjord turu zaten gitmeden yapılacaklar listemizdeydi. Oteli booking.com’dan rezerve ettiğimizde mailimize indirim kuponu yolladılar. Yuppiii! Bu turlar 2 saat sürüyor ve bir yetişkin bilet fiyatı 315 NOK ama bu kupon ile %10 indirim aldık ve 283.5 NOK ödedik. Şimdi orantısızlığa gelin; indirim kuponu kullanmadığımızı düşünürsek, 2 saatlik fjord turu 1 gecelik konaklama ile hemen hemen aynı. Birisi temel ihtiyaç, birisi zevk. Burada Oslo bize ne anlatmaya çalışıyor. Hayattaki önceliklerini belirle, zevk peşinde koşacağına önce başını koyacak bir yastık bul! Hmmm. Belki de çok haksız değil:)

Bu arada size bir tüyo verelim. Eğer Oslo Pass aldıysanız Fjord turuna ekstra bir ücret ödemek zorunda kalmadan, Fjord turuna alternatif olarak adalar turu da yapabilirsiniz. Nasıl mı? Öncelikle Oslo Pass ile feribotlar da ücretsiz. Aker brygge, Hovedøya, Lindøya, Nakholmen, Bleikøya, Gressholmen ve Langøyene adalarına giden feribotlara (ya da tekne mi desek) binip, dilediğinizde inip, sonra bir başkasına binebilirsiniz. Hop on- Hop off mantığı aslında. Özellikle yazın bu adalara gidip, denize girmek pek makbulmuş.

Oslo’da Yeme İçme Fiyatları:

Espresso house adında bir kahve zincirinde, bir orta boy filtre kahve (hem de bildiğiniz karton bardaklarda) 38 NOK. Bu arada, normalde malumunuz hava alanlarında yeme içme hep daha pahalı olur. Ama Oslo’da öyle değil. Oslo havaalanından aldığımız bir adet büyük boy kahveye 30 NOK verdik! Hem de espresso house’da içtiğimizden daha lezzetliydi.

Kahvenin orantısız fiyatlandırma karşılaştırmasını içme suyu ile yapacağız şimdi. Nasıl yani demeyin! Narvessen adında her köşe başında karşınıza çıkabilecek bir market zincirinde bir adet 1.5 litrelik su (bildiğiniz plastik şişede normal içme suyu) 37 NOK arkadaşlar! Yani şehir içinde alacağınız bir adet orta boy filtre kahve ile aynı!

Bu arada bir tüyo daha: Oslo’da musluk suyu içebiliyorsunuz, o yüzden yanınızda boş bir su şişesi götürürseniz bu maliyeti sıfırlarsınız. Ayrıca hostellerde ve diğer bazı yerlerde kahve makinelerinden sıcak suyu bedava alabiliyorsunuz. Eğer Oslo’ya gitmeden Türkiye’den herhangi bir marketten kolayca bulabileceğiniz tek içimlik Nescafe paketlerinden alırsanız kahveye de para vermezsiniz anlayacağınız.

Oslo’da Mcdonalds, Burger King ya da Subway gibi bilindik fast food zincirleri de oldukça yaygın. Ayrıca daha önce Stockholm’de tanıştığımız Joe and the Juice’de kahve veya taze meyve suyu bulabileceğiz çok yaygın zincirlerden.

McDonalds’da bir Bigmac menü fiyatı 90 NOK! Biraz ekonomi ile içli dışlı olanlar bilir. Big-Mac Endeksi diye bir terim var. The Economist tarafından yayınlanan bu araştırma ile ülkelerde alım gücüne dayana bir döviz kuru seviyesi belirlemek için standart bir ürün olduğu düşünülen Bigmac menünün tüketiciye maliyeti karşılaştırılıyor. Ve tahmin edin bakalım Norveç kaçıncı sırada! Tabii ki birinci! Yani Norveç kronu Amerikan dolarından bile çok daha değerli. Hayatınızda yiyebileceğiniz en pahalı Bigmac menüyü Norveç’te yemeye hazırsanız, pamuk eller cebe 🙂

Tabii bir “Bigmac menüye 50TL verecek kadar deli değilim.” diyenleriniz varsa, alternatif olarak tanesi 10 NOK olan poğaçalardan birkaç tane de almayı tercih edebilir ya da 50’lik biraya 82 NOK ödeyerek mideyi şişirebilir 🙂

Oslo’da Müze Giriş Ücretleri:

Oslo’da gidilebilecek müzelerden bir tanesini seçtik ve o da hiç kuşkusuz Ulusal Sanat Galerisi yani Nasjonalmuseet! Neden? Çünkü Edvard Munch’ün o meşhur “Çığlık” (Scream) tablosunun önünde bir poz vermesek olmazdı 🙂 Şaka bir yana, Oslo’da sadece 1.5-2 gün geçirdiğimizi ve şansımıza havanın enteresan bir şekilde anormalleşip 17 derecelere çıkmasını da göz önüne alırsak, zamanımızı müzelerde geçirmeye pek niyetimiz yoktu. Oslo ulusal müzesi, adını bildiğimiz ya da hiç duymadığımız birçok ressama ait yaklaşık 4.000 adet eserin yanında, 1.000 civarı heykelin ve 50.000’in üzerinde eskizin bulunduğu “The dance of life” yani hayat dansı adı verilen bir sergiye ev sahipliği yapıyor. Normalde bahsettiğimiz gibi bazı müzeler Oslo Pass ile bedava ya da indirimli. Ama biz oslo pass kullanmadığımız için bu müzeye de giriş ücreti 120 NOK ödedik.

Oslo’da Alışveriş:

Biz gerçekten Oslo’da hiç alışveriş yapmadık. İnanın! Sadece herkes gibi hatıra kalması açısından magnet, kartpostal ve o meşhur troll anahtarlıklarından falan aldık. Ama kredi kartına yansıyan tutar 529 NOK.! İnanılır gibi değil! Bu abidik gubidik hediyelik eşyalara 300 TL ödediğini söyleyen birine yüzde bir milyon gülerdik ama kendimiz gülme komşuna gelir başına durumuna düştük. Utanıyoruz ama hediyelik eşya fiyatı detayı vermek zorundayız;

  • Bir tane magnet şehir merkezinde 40- 50 NOK arası, havaalanında da 50 NOK.
  • Kar küresi 70 NOK,
  • Shot bardağı 39 NOK,
  • Bir tane kartpostal 8NOK
  • Troll anahtarlık 59 NOK, anahtarlıktan sadece bir tık daha büyük masa üzeri troll biblosu ise 99 NOK.

Artık Oslo için hesap kitap işini özetleyelim:

Bir Bigmac menü fiyatı ile bir tane masa üzeri troll biblo aynı fiyat.

Bir kartpostal ile bir poğaça hemen hemen aynı fiyat.

Bir hediyelik shot bardağı, kahveden ve sudan pahalı.

Bir magnet, şehir içi otobüs bilet fiyatından fazla.

Bir kar küresi, bira fiyatında.

Özetle: Oslo çok güzelsin ama sen ne kadar da orantısız pahalı bir şehirsin.. 🙂

Yorum Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.