Viyana denince akla ilk gelen çoğumuz için sanat ve beraberinde müzeler. Bu yüzden ilk Viyana gezimizde listemizde tonla müze vardı. Bir şehre ikince defa gidince görmediğimiz yerleri görmeyi, alternatif rotalar oluşturmayı severiz. O yüzden 2. Viyana çıkartmamızda baktık ki 1. Viyana çıkartmamızdan eksik kalan gezilmesi gereken yer kalmamış biz de başladık araştırmaya: “Viyana’da ne yapılır?” diye.. Ve Viyana kafeleri karşımıza çıktı.. Meğer kahve diyarıymış Viyana’da biz kahve düşkünleri farkında değilmişiz.. Ne alaka kahve ve Viyana demeyin. Hemen sebebini yazıyoruz:
Osmanlı 1683’te Viyana kuşatmasını bitirmiş, topraklarımıza geri dönerken bir çuval kahve çekirdeğini Viyana’da unutmuş (Anlatılan bu şekilde tabii. Ama Viyanalı tarihçiler kahvenin Osmanlı’dan geldiğini kabul etmiş…) Kolschitzky isimli casus ise kahveyi Viyana’ya tanıtan kişi oluyor.. İşte böylece Viyana kahvelerinin serüveni başlıyor.. Viyana kahveleri ile birlikte kafeleri de bir o kadar ön plana çıkıyor.
Farklı tarzlarda, genel olarak otantikliğini korumuş tarihi kafelere sadece görmek için bile Viyana’ya gidilir. Misal biz artık kahve değil, Viyana kafelerini merakımızdan bir noktadan sonra daha fazla kahve içemez olunca, peşi sıra birçok kafeye girdik çıktık..
Peki Viyana’da kafe kültürü nasıl bu kadar yaygınlaştı? Nasıl oluştu? Viyana’da ilk kafe 1685’te Ermeni işadamı Johannes Diodato tarafından açılmıştır. Kafede sütlü kahve gibi bi tarz denenmiş. Ve böylece kahve kültürü de başlamış..
Viyana Kafeleri İlgili Dikkatimizi Çeken Özellikler:
Viyana kafelerine sadece kahve içilecek yer olarak bakmamak gerekir. Çünkü dönemin tarihi anlarına şahitlik etmiş ve bizzat mesken olmuş kafeler var..
2011 yılından beri UNESCO soyut kültürel miraslar listesinde Viyana kafeleri ya da Viyana kahve evleri. Düşünün artık, kahve içmek bahane kafede buluşmak şahane! Kahve evi derken de ev gibi sıcacık samimi anlamı taşıyor.. Sosyalleşme mekanları.. Durum böyle olunca ensenizde garson sürekli bir şey servis etmeye çalışmıyor. Garsonlar oldukça kibar ve anlayışlı.. Başka bir deyişle 1 kahve ile tüm gün geçirebiliyorsunuz Viyana kahve evlerinde.
Bizim dikkatimizi çeken başka bir nokta da, Viyana’da kafeler herkes için. Yani yerel halk da aynı kafeye geliyor, turist de.. Genelde turistik mekanlarda alışveriş ve yeme- içme fiyatları daha pahalı olur ya, Viyana’da kahve fiyatları her kafe için standart diyebiliriz..
Genelde kafelerin dışında kuyruk oluyor. Ama kafelerde sirkülasyon hızlı ve genel olarak içerisi çoğunda geniş olduğu için sıra çabuk işliyor..
Viyana kafeleri ile ilgili dikkatimizi çeken başka bir konu ise hiç İngilizce bilmeyen bir garsonla karşılaşmamış olmamız.. Genci yaşlısı herkes İngilizceye hakim..
Genel olarak Viyana kafelerinde servis hızlı.. Garsonlar hemen sizinle ilgileniyor..
Kafelerden sadece 1 tane var. Yani şubeleşme yok.. Bu da ne kadar yerlerine ve lezzetlerine sadık olduklarını gösteriyor bizce..
Viyana kahve kültürü 17. yüzyıldan bu yana geleneklerini sürdürüyor, hatta kitleleri peşinden sürüklüyor. Çünkü yeni kafeler de bir o kadar zevkli ve gidilesi..
Viyana’nın en iyi kafeleri listemizde detaylara boğulmadan, kafelerin önemini ve varsa spesiyallerini vereceğiz..
Sırada En iyi Viyana Kafelerinin Listesi:
***1- Kafe Hawelka (1939): Diğer kafelere nazaran daha küçük olsa dahi, Graben Caddesi’ndeki Hawelka, Viyana’nın en ünlü kafesi. II. Dünya savaşında kapandıktan sonra 2955 yılında tekrar açılmış. Bir çiftin açtığı Hawelka’nın küçük ve samimi bir ortam onlardan sonra da devam etmiş. Hawelka çiftinin fotoğrafı ve büstü de kafede sizinle.. Garsonlar sanki yıllardır orada. Bohem ve samimi ortamında kahve keyfi yapan ünlü pek çokmuş. Bunlardan biri de Nazım Hikmet.. Diğer ünlü isimlerin başında Andy Warhol, Avusturyalı Mimar Friedensreich Hundertwasser ve sanatçı Udo Jürgens bulunuyor.
Küçük olduğu için sıra beliyorsunuz ama siz beklerken garsonlar yanınıza gelip sizi bilgilendiriyor ve ilgileniyor sizinle. Yani sıradan çıkasınız bile gelmiyor. Diğer kafelerden farkı yanları: 1- menü yok, 2- müzik yok, 3- kömür ateşinde pişen kahvelerinin yanında Buchtelny yani tatlı çörek ikram ediliyor.
2- Cafe Landtmann (1873): Açıldığı yıllarda en büyük ve en ünlü kafeymiş. Paul Mc Cartney, Gustav Mahler, Romy Schneider, Marlene Dietrich, Burt Lancester’ın favori mekanıymış, şimdilerde ise politikacıların gözdesi.. Burada sıra biraz yavaş işliyor diğerlerine kıyasla
3- Kleines Cafe (1970) : Franziskanerplatz’da yer alan kafe adı gibi Viyana’nın en küçük kafesi kendisi.
4- Cafe Diglas (1923): St. Stephan’s Katedral’e komşu olan kafenin pastanecilik geçmişi 1875’e dayanıyor. Bu kafenin özelliği aslında sadece kafe olmaması. Viyana mutfağına ait yemekleri bulacağınız kafede lezzet Avusturya İmparatoru Franz Joseph tarafından da onaylanmış hatta klasik Viyana yemeği olan dana etli tafelspitz favorisiymiş..
5- Cafe Museum (1899): Karlsplatz Caddesi 1899’dan bu yana hizmet veriyor. Gustav Klimt, Otto Wagner, Egon Schiele, Oskar Korkoschka’nın uğrak mekanı
6- Cafe Mozart (1794): Albertinaplatz’ da yer alan kafe 1794’te Mozart’ın ölümünden sonra açılmış
7- Cafe Sperl (1880): Gumpendorfer Straße’ de alan kafenin bizce en büyük özelliği hastası olduğumuz 1995 yapımı Before Sunrise filmine ev sahipliği yapması..
8- Cafe Frauenhuber (1788): Kuşkusuz ki en büyük özelliği Mozart’ın son performansını 1791’de burada yapması.. Beethoven da burada konser verirmiş..
9- Cafe Prückel (1904): Stubenring’ de alan kafenin dekorunda 1950ler esintisi hissediliyor.. Prückelcrème ve Mocca bu kafenin spesyallerinden..
10- Cafe Demel (1786) : Kohlmarkt Caddesi üzerinde bulunan kafe sadece kahve değil tatlılarıyla da Viyana’nın sembolik kafelerinden.. Hele vitrini! Özellikle yılbaşı öncesi sadece içeri girmek için değil vitrininin fotoğrafını çekmek için dahi kuyruklar oluşur.. 1786 yılından bu yana hizmet veren kafe, sarayın tek resmi tatlıcısıdır. En ünlü tatlısı: apfelstrudeldir.
11- Julius Meinl am Graben: Graben Caddesi ve Kohlmarkt Caddesi’nin kesişiminde yer alıyor. Diğerlerinden farklı yanı içerisinde markette var hatta marketten geçerek kafeye giriyorsunuz. Marketin şarküteri reyonu ilginç. 150 yıllık geçmişi olan kafede çekilmiş kahve de satın alabiliyorsunuz.
12- Cafe Griensteidl (1847): Bir eczacı tarafından açılan kafe 50 yıl sonra kapanıp 1990’da tekrar açıldı. Özelliği genç Viyanalı sanatçıların uğrak yeri olması
13- Cafe Schwarzenerg (1860): Kärntner Ring’ de yer alan kafe, Josef Hoffmann’ın çizimlerinin çoğunu yaptığı yer olarak düşünülen yer yani favori mekanıymış.. aynı zamanda kültürel etkinliklere ev sahipliği yapıyor..
14- Kaffee Alt Wien (1936): Bäckerstraße’de yer alan kafe Hawelka çifti tarafından açılmış sonrasında devredilmiş.. Spesyali: Gülşah’ım çorbası
15- Jonas Reindl Coffee (1961): Dışarıda da oturma yerleri olan kafenin spesyalleri: Aeropress
16- Cafe Central (1876): Trotsky, Freud, Kafka, Stalin, Hitler, Tito ve Viyana’nın en ünlü şairlerinden Peter Altenberg’in uğrak yeri. Hatta kafenin girişinde oturduğu masada balmumu oturuyor ona ithafen.. Cafe Central diğerlerine göre biraz daha sofistike müşterileri ağırlıyor. Bunu sırada bekleyen şık giyimli müşterilerden anlayabiliyorsunuz.. Gitmeden önce internetten rezervasyon yaptırabiliyorsunuz
17- Gerstner K. u. K. Hofzuckerbacker (1847): Kärntner Caddesi’nde yer alan kafe 1869’da Viyana Devlet Operası’nın Resmi cateringi. Spesyali: Gerstner Tortesi
***18- Palmenhaus: Burggarten’ta yer alan kafe şimdiye kadar gittiğimiz en ilginç kafe desek yeridir. Cam bir seranın içinde gerçekten leziz kahvenizi içip sonrasında da hemen yanındaki kelebek müzesini gezebilirsiniz.. Franz Josef’in saray bahçesinde tüm o ihtişamdan uzak, ağaçların arasında ama kafe- restoranda çok keyifli zaman geçireceksiniz, bizden garanti.. Canlı müzik etkinlikleri de oluyor.. O yüzden kapanış saatini kontrol etmekte fayda var..