Bunları biliyor musunuz?

Bazı yerlerin namı vardır, kendinden önce yürür. Kilyos ve Şile için İstanbul’un haftasonumu piknik ilçeleri olduğunu bilmeyenimiz yoktur. Ama artık bu algı değişti. Her iki yer de gerek doğa sporları gerekse huzur veren tatil evleriyle (misal Vivus Terra) algıları yıkarak salt güzelliğini ortaya koymaya çoktan başladı..

780 kilometrekarelik alana sahip Şile’nin yüzde 80’i ormanlarla kaplı. Nihayet Şile’nin doğası ve doğa sporlarının yeni gözdesi olarak özellikle İstanbul Anadolu yakasında oturanların gözbebeği oldu. Ama hakkında ne kadar bilgiye sahibiz. Araştırınca biz de şaşırarak toplarladık bilgileri..

İşte Şile hakkında az bilinen bilgiler:

  • Şile tarihi Cilalı Taş Devri ve Buzul Çağı sonrası dönemlere dayanıyor. O zamnalardan bu zamana yerleşim yeri olarak kullanılıyor.
  • Şile, eski Yunanlılar tarafından çok sevilen bir kayalık limanıymış. Hatta adını Yunanca kekik gibi yaban çiçeği anlamına gelen Philee kelimesinden almış.
  • Şile, geçmişte Roma baskısından kaçan Hristiyanlar için sığınak olmuş mağaralara ev sahipliği yapıyor. Şile’de Ocaklıada Mağarası, Tavanlı Mağaraları, Gürlek Mağarası, Akşam Güneşi Mağarası gibi toplam 15 civarı mağara bulunuyor. Şile aşığı olan Zeki Müren de huzuru bulmak ve yalnız kalmak için gittiği Feneraltı mevkiideki mağaraya Zeki Müren Mağarası denmiş, hatta dostlarına orada konser verirmiş. “İnleyen Nameler” filmi de bu mağarada çekilmiş.
  • Meşhur Şile bezi, adını ilçeden alır. Yani ad benzerliği falan değil. Şile bezi, el tezgahında pamuk ipliğinden dokunan bir kumaş. Temmuzun son haftasında geleneksel Şile Bezi Kültür ve Sanat Festivali’nde hem farklı modellerde Şile Bezi tanıtılırken hem de konser, dinleti eşliğinde aktiviteler oluyor.
  • Şile’deki Kumbaba Mahallesi’nin adı, Evliya Çelebi Seyahatname’sinde Mısır’da 400 yıl önce yaşamış bir Müslüman alimin Mısır’da edindiği ilmi burada kum tedavisiyle uyguladığından bahsediyor. Buna ithafen tam tepeye de temsili bir türbe yaptırılmış. Kumbaba tepesindeki turuncu ve kırmızı renkli kumu aynı zamanda demir bakır alaşımından oluşuyor. Bizans zamanında romatizma ve eklem ağrılarında alternatif tıp olarak bu kum kullanılırmış.
  • Kum zambağı, Karadeniz’e özgü 20 endemik türden olan beyaz kum zambağına Ağustos- Eylül aylarında Şile sahillerinde denk gelebilirsiniz.
  • Şile mantarı, İtalya’nın gözbebeği porçini mantarının Türkiye’deki adresi! Porçini mantarı, boyu 20 cm’e kadar ulaşabilen, şapka kısmından dolayı yarım küreye benzeyen ve büyük bir kısmı sudan oluşan bir tür. 100 gramında 20-40 kalori bulunan bu mantar, kalp-damar sağlığı açısından faydalı; potasyum, fosfor, kalsiyum ve demir açısından zengin, içerdiği B vitaminleri sayesinde de çocukların gelişimine katkı sağlayan ve barındırdığı zengin folik asit sayesinde kansızlığa iyi gelen çok ender bir tür. Yeteri kadar sıcak olan dönemlerde özellikle yağmurdan sonra ortaya çıkan bu mantarları toplamak için mantar avı organizasyonlarına katılabilirsiniz. Zaten bu dönemlerde yol kenarında kovaları ile yürüyen köylüleri gördüğünüzde mantar zamanı olduğunu anlayacaksınız.
  • Şile’de Heciz kalesi, Sarıkavak kalesi ve Ocaklı Ada bilinen adıyla Şile Kalesi bulunuyor. 12 metre yüksekliğindeki Şile Kalesi Cenevizliler tarafından inşa edildiği düşünülüyor.
  • Kırım Savaşında Karadeniz’den, İstanbul Boğazına girecek gemilerin yollarını bulabilmeleri için yapılmış fenerlerden biri olan Şile Feneri dünyanın ikinci en büyük feneri.
  • Şile Sarıkavak Köyü’nde endemik bitkilerden olan şakayık çiçeğinin yetişiyor. Bu çiçeği kopartmanın cezası 120 bin TL! 21 Mayıs’ ta bu sene sekizincisi düzenlenen Şakayık Şenlikleri ile bir festival havası esiyor Şile’de.
  • Şile Balibey ve Hacı Kasım Mahallelerinde 150 yıllık bir tarihe sahip, ahşap yapılı ve iki katlı tarihi evler hala kullanılır halde ve koruma altına alınmış durumda.
  • Şile Doğancılı Mahallesi sahilinde 7000- 800000 senede oluşabilen Boru Kayaların benzeri Çin ve Bahamalarda bulunuyormuş..
  • Ayrıca çoğu bakımsız ve gezilemeyecek durumda olsa da Şile’de çeşmeler, kiliseler ve özellikle Hamamdere köyünde Bizanslılardan kalma hamamlar bulunuyor. Tarihi değeri olan bu yapıların bir çoğu maalesef oldukça bakımsız ve terk edilmiş durumda.

Sizin bildiğiniz ve ‘şunu da yazmalısınız’ dediğiniz önerileriniz var mı? Varsa eğer yorumlara yazarsanız araştırıp yazımıza ekleriz..

Yorum Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.