ŞARM EL ŞEYH TURU: Gitmesek de Görmesek de..
Tarih: 2 Ağustos 2015..
Tam tamına 5 kızdan oluşan birinci derece kuzen ekibi olarak Sharm El Sheikh, Şarm El-Şeyh ya da kısaca Sharm (Şarm) olarak bilinen; Sina Yarımadası’nın Kızıldeniz kıyısında yer alan pek güzide ve bir o kadar da turistik olan Mısır şehrine gitmeye karar verdik.
Sebep: Merve’nin 30. doğum günüsü şerefine kız kıza çılgın bir tatil yapmak.
Neden Şarm?: Tamamen nedensiz 🙂
Sessiz sedasız oturup muhabbet ederken hani gruptan birisi çıkıp da çok alakasız bir fikir atar ortaya, sonra herkes bir anda “Hadi yapalım!” diyerek gaza gelir ve anında aksiyon alınır ya.. İşte o tarz bir karardı bu aslında. Ben her zaman ki gibi Pegasus’un en ucuz biletlerini stalk etmekle meşguldüm ki bir anda Şarm biletleri için 60 Euro gibi birşeyler yazması dikkatimi çekti. O sırada bir yandan kızlarla muhabbete dahil oluyormuş gibi yapıp, bir yandan da çaktırmadan gidiş dönüş tarihleri yazıp toplamda tüm vergiler dahil kaç TL’ye denk geldiğini anlamaya çalışıyordum. Herkesi bir anda heyecanlandırıp sonra “Ooooohh Noooo” şeklinde bir hayal kırıklığı nidası ile karşılaşmamak için temkinli hareketler bunlar 🙂 Evet sonuç olarak, biletler 300 TL’ye geliyordu. Şaka gibi! Hem Eylül ayı gibi Mısır’a gitmek için en mükemmel dönemlerden birinde, hem de tam Merve’nin doğum gününde, 5 günlük bu tatil planı kesinlikle süper bir fikir gibi göründü. Hemen ekip içinde kısa bir istişare yapıp, ardından aynı anda biletleri almıştık bile..
Bileti alır almaz bir sonraki hafta sonu alışverişe çıkıp alacağımız kıyafetleri planlamaya başladık. Açık renkli ve efil efil elbiseler öncelikli tercihimizdi çünkü en azından bir çöl safarisi yapacağımızı ve bir sürü fotoğraf çekeceğimizi hayal ediyorduk.. Hatta vereceğimiz pozları ayıptır söylemesi pinterestten seçip ortak bir klasörde biriktirme kararı bile aldık 🙂
Çılgın fotoğraflar ve kıyafet seçimi konulu beyin fırtınası seanslarımız sırasında küçük bir ayrıntı gibi görünen konaklama hususunda ise her zamanki gibi ilk tercihimiz olan Booking.com üzerinden Naama Bay’de bir aile suiti tuttuk, hem de gerçekten sudan ucuza..
Aramızdan bazılarının “Hazır Mısır’a kadar gidiyoruz, piramitleri de görelim!” demesi üzerine Şarm’dan Kahire’ye ulaşım alternatiflerini araştırmaya başladık. Otobüsle mi gitsek, uçakla mı, yoksa araba mı kiralasak diye epey kafa yorduk bu konuda.
Bu arada Şarm denince akla ilk gelenlerden bir diğeri de dalış tabii. Hemen su altı çekimi için go pro veya muadili ürünler için fiyat karşılaştırması ve bloglarda Şarm’da dalış için yazılıp çizilenleri dikkatlice incelemeye başladık.
En son olarak da, otel rezervasyonumuz, uçak biletlerimiz, hatta valizimiz bile hazır olduğuna göre vizeye başvurabiliriz dedik ve normalde Schengen vizesi için 2 hafta yettiği halde, biz ne olur ne olmaz diyerek 3 hafta önceden vizeye başvurduk. Vize için de Pegasus üzerinden başvuru yaptık ki işimiz iki kat garanti olsun.
Dip toplamda, Otel için (komple oda fiyatı) 315 TL, Uçak için gidiş dönüş kişi başı 322 TL ve vize için kişi başı 134 TL ödedik. Ve vizemizin çıkıp uçağımızın kalkacağı zamanı sabırsızlıkla beklemeye başladık.
Sonuç?
Maalesef arkadaşlar.. Bütün hayallerimiz suya düştü çünkü vize alamadık. Uçuştan iki gün öncesine kadar umudumuzu kaybetmeden bekledik. Sürekli vize merkezi ile telefon trafiği halinde geçen stresli üç hafta sonunda ellerim bomboş şeklinde şoklardan şoklara girdik. Amerika’ya bile on dakikalık görüşme sonunda şıp diye vize alan bir profil nasıl olur da 3 hafta önceden başvurduğu bir Mısır vizesine layık görülmez. Akıl sır ermez bir durum. Mısır vizesini küçümsemek falan değil tabi olayımız ama hani din, iman kardeşliği falan var ya hiç sökmedi ona şaşırıyoruz. İsrail vizemiz falan da yoktu bu arada pasaportumuzda. Sebep şu ki o sıralar Türkiye ve Mısır arasında bir gerginlik olmuştu ve olan bize oldu. Pegasus “vize yetişmedi!” diyerek uçak bileti fiyatını bize iade etti. Ancak sudan ucuza bulduğumuz otel tabii ki iptal / iade seçeneğini tiklemediğimiz için yandı, bitti, kül oldu.
Maddi olarak çok pahalıya patlamadığı halde manevi olarak sarsıcı bir deneyim oldu. Neyse biz gidemedik ama siz Mısır vizesi aldınız ve yola çıkmaya hazırsanız, araştırdığımız onca şey boşa gitmesin bari sizin işinize yarasın diye yazalım dedik.. Belki yorumlarınızı yazarsınız da biz de gitmiş kadar oluruz 🙂 Çünkü o gün bu gündür bir daha Mısır biletlerinin yüzüne bakmadık, onlar bizi istemiyorlarsa biz hiç istemeyiz, bir daha da gitmeyiz triplerindeyiz.
Sharm El-Şeyh’ de ne yapılır?
Dalış: Sharm El- Şeyh, Sina yarımadası ve Kızıldeniz arasında digitürk ekranlarından bildiğimiz balıklar arasında dalış yapabileceğiniz kadar berrrak ve nefes kesici güzellikte bir denize sahip. Tüplü dalış bile yapmanıza gerek kalmadan, sadece şnorkel ve deniz gözlüğü ile bu büyüleyici su altı dünyasına dalabilirsiniz.
RAS Muhammed Milli Parkı: Dalgıçların hacı olduklarına inanılan bir yer. Genellikle yemekli tekne turları düzenleniyor ancak 8-10 kişilik bir ekibiniz varsa, direkt olarak sürat tekneleri ile yunuslar eşliğinde bu bölgeye gidebilirsiniz.
Çölde ATV safari: Saçınızı, ağzınızı, burnunuzu iyice kapatıp, tek ya da çift kişilik bu ATV safari macerasını yaşamadan dönmeyin..
Kahire Turu (Piramitler, Nil Nehri, Kahire Müzesi, Han El-Halili): Bu tur için genellikle gece (02.00 gibi) yola çıkıyorsunuz ve ertesi gün gece aynı saatlerde otelinizde oluyorsunuz. Şehir merkezinde yer alan tur operatörlerinin dışında, otellerin organize ettiği günübirlik turlar da mevcut. Sabah yol üzerinde kahvaltı için durduktan sonra piramitleri görüp, Kahire müzesini gezip, birkaç camii ve alışveriş mekanında durduktan sonra, Kahire’ yi ikiye bölen Nil Nehri üzerinde fotoğraf çektirip, tekrar aynı yoldan geri dönüyorsunuz. Yorucu ama kesinlikle buraya kadar gitmişken yapılması gereken bir aktivite.
Na’ama Bay: Burası Şarm’ın kalbi. Kaliteli restoranlar, eğlenceli gece hayatı, sokakta yağlı boya tablo yapan sanatçılar, alışveriş yapabileceğiniz renkli tezgah ve dükkanlarla dolu Marmaris/ Fethiye merkezlerine benzer bir yer.
Şarm El-Şeyh’ den ne alınır?
Kesinlikle Papirüs, minyatür piramit, firavun heykelcikleri, magnetler, şallar.. Ama pazarlık etmeyi ve Türkiye’ den geldiğinizi söylemeyi unutmayın. Çünkü hem müslüman olmanız hem de Hasan Şaş’ ın memleketinden gelmiş olmanız sempati yaratacak ve ekstra indirim sağlayacaktır 🙂
Şarm El-Şeyh’ de ne yenir? Ne içilir?
Mısır’da eğer herşey dahil tam pansiyon beş yıldızlı bir otelde kalacaksanız, yemeğinizi otelde yemenizi tavsiye ederiz zira söylenen o ki yemekler, özellikle de sokak yemekleri, herhangi bir denetime tabi tutulmuyormuş bu sebeple hijyenik değilmiş. İshal, kusma, besin zehirlenmesi gibi seyahatinizi olumsuz etkileyecek bir sağlık problemi ile karşılaşmak istemiyorsanız, yemek ve restoran seçiminde dikkatli olmanız gerekiyor. Nil ve Kızıldeniz’den gelen onlarca balık çeşidi, pirinç, meze, et ve sebze yemekleri ağırlıklı bir mutfağı olmasına rağmen damak zevki biraz farklıymış.
Müslüman bir ülke olmasına rağmen alkol satışı da serbest burada. Yerli şaraplardan: Ömer Hayam ve Obelisque Rouge hafif ve sek kırmızı şarap markaları. Cru des Prolemees ve Blanc d’Alexandrie gibi beyaz şaraplarının kırmızı şaraplardan genellikle daha iyi olduğu söyleniyor. Uzo’ ya benzeyen ve Mısır’a özgü anasonlu bir içki olan, “zibibi” yi de deneyebilirsiniz. Bu arada hemen belirtelim, Mısır’ da alkollü içecekler özel bir vergiye tabii olduğu için biraz pahalıymış.
Ve çay.. Her zaman, her yerde, her durumda çay bulabilirsiniz. Belma (çemenotu), yansun (anason), yemişli sahlab (ararot) gibi çeşitli, ot çayları da mevcut.
Huka olarak da bilinen nargile tabii ki bu kültürde denemeniz gereken bir yöresel aktivite.
Şarm El-Şeyh’ e gitmek için en ideal mevsim?
Özellikle kışın Eylül ayından sonra gitmeniz tavsiye olunur zira zaten genellikle sıcak olan bir iklim olduğu için daha dayanılır bir sıcaklığa indiği dönem sonbahar sonu ve kış aylarıdır.
Şimdiden keyifli seyahatler dileriz efeem..