İSTANBUL’A YAKIN HAFTA SONU GEZİ ÖNERİLERİ
İstanbul’da yaşayan, egzost dumanından, korna seslerinden, gürültü ve kalabalık caddelerdeki itiş kakıştan, 08:00-18:00 arası yaşadıkları iş stresinden biraz olsa uzaklaşıp ciğerlerine bol bol oksijen çekmek, yeşillikler arasında uzun yürüyüşler yapmak, fotoğraf çekmek, doğal ya da yeni tabiriyle organik beslenmek, azıcık gözünü gönlünü dinlendirmek isteyen caanım İstanbul’lu hemşehrilerim hep bir kaçış peşinde.
Malum Şile, Ağva, Polenezköy, Riva, Anadolu veya Rumeli Kavağı, Adalar, Maşukiye, Sapanca gölü, Kefken falan da bir yere kadar.. Her hafta gidip duracağınız yerler değil buralar,farkındayız. Daha farklı yerler peşindesiniz. Daha yeni maceraler, keşifler istiyorsunuz. Ama Euro ve Dolar zıpladı. Yurt dışı biletleri aldı başını gitti. (Çok ısrarla “Olsun ben yine de ekonomik bir yerler bulur, illa yurt dışına giderim.” diyenler önerilerimizi buraya tıklayarak okuyabilirler.
Peki bu durumda daha farklı neresi olabilir diye bilgisayar başına geçmiş araştırma yapmakla meşgul olanların derdine deva bir post geliyor..Bu yazımızda İstanbul’ a yakın kısa süreli seyahat edebileceğiniz ve “bizim zevk ve tercihimize göre” değerlendirdiğimiz ilk 5 rotayı sıralıyoruz. Buyurun, keyifle okuyun bakalım..
1- İğneada& Kıyıkoy- (Vize) Kırklareli
Rota için tıklayınız
İstanbul’dan 3 saatlik bir mesafede yer alan Kırklareli, hafta sonu güzel vakit geçirmek isteyenler için birebir. Kendi aracınızla gidebileceğiniz gibi, günübirlik tur organizasyonu yapan firmaları da tercih ederek şehrin kalabalık ve gürültüsünden uzak, doğa ile iç içe bir kaçamak yapabilirsiniz.
Kıyıköy: Kırklareli sınırları içinde Vize ilçesine bağlı Kıyıköy, içinden geçip Karadeniz’ e dökülen Pabuçdere ve Kazandere Dereleri ve etrafını çevreleyen ormanları ile inanılmaz şirin bir sahil kasabası. Dünyanın en eski taş oyma manastırlarından Aya Nikola manastırı, Kıyıköy Mağarası, Kıyıköy Liman Hamamı, Kıyıköy kalesi ve surlar burada görülecek başlıca yerlerden. Ayrıca balığı ile zengin bir menüsü olan Kıyı köyün en popüler balık cinsi kalkan balığını denemelisiniz. Bir de manda yoğurdu yine bu beldede çok meşhur.
Bu rotada İğne ada Longoz (subasar) Ormanları ise gitmeniz görmeniz gereken başlı başına bir yer. Longoz ormanları denize doğru akan derelerin getirdiği kumların birikerek kıyıda set oluşturması ve dere ağzını kapatması sonucu akarsuyun biriktiği yerde oluşan bir özel ekosistem ve bu ekosistemin devamlılığı için en temel koşul, bol suyun devamlı var olması. Longozlar dünyada sadece Amazon, Afrika Kongo Havzası ve İğneada’da bulunuyor. Yani kaçırılmayacak fırsat burnunuzun dibinde..
Asos, Çanakkale ili, Ayvacık ilçesindeki Behram Köy’de antik yazarlara göre MÖ 7. yüzyılda Lesbos Adası’ndaki (Midilli Adası) Methymna yerleşiminden gelen göçmenler tarafından kurulmuş. Bununla birlikte son arkeolojik çalışmalara göre kentin geçmişi Bronz Çağlarına kadar uzanıyor. Zamanında kent, yüzünü denize dönmüş ve denize teraslarla iniliyormuş. Osmanlıların yerleşmesinden sonra yerleşim ters istikamette gelişme göstermiş ve Behramkale köyü ortaya çıkmış.
Antik Kenti gezmek için iki giriş kapısı bulunuyor. Biri köyün içinden geçerek ulaşacağınız, sizi en tepedeki Athena Tapınağı’na götüren kapı. Diğeri limana inerken solda yer alan eski batı kapısı. Buradan girerek mezarlık, gymnasion, agora kalıntılarını görebilirsiniz.
Giriş ücreti 10 TL vererek gireceğiniz bu tarihi ören yerinde; Akropolis ve Athena Tapınağı, Şehir Kapıları ve Savunma duvarları (surlar), Nekropolis, Agora, Gymnasion, Tiyatro, Kiliseler ve konutları gezebilirsiniz.
Kaz dağları (İda Dağı) ise Tanrıların armağanı olarak tasvir edilir. Yunan mitolojisinde İda Dağı olarak bilinen, Kaz Dağları, Mitolojiye göre Kral Priamos’un dağda ölüme terk ettiği oğlu Paris bir ana ayı tarafından emzirerek büyütülür. Büyüyüp yaman ve güzel bir delikanlı olan Paris, Hera, Athena ve Afrodit arasında kimin en güzel olduğunu seçme konusunda Zeus tarafından görevlendirilir. Hera, Asya ve Avrupa krallığını, Athena savaşta dünyanın en büyük yiğidi olmayı ve insanüstü aklı vaat eder. Afrodit ise dünyanın en güzel kadınının aşkını teklif eder. Paris, krallığı ve kahramanlığı bir kenara itip aşkı seçer. Böylece dünyanın ilk güzellik kraliçesi Afrodit olur.
İda dağları ile ilgili efsaneler bitmek tükenmek bilmiyor: Zeus bu dağda doğmuştur. Tanrılar Troya Savaşını Kazdağları’nın doruğundan izlemiş, Ganymedes buraya kaçırılmıştır. İzmirli Şair Homeros İlyada adlı eserinde Kazdağları’ndan “Bol pınarlı vahşi hayvanların anası” olarak söz etmiş. Nuh’un gemisinin İda’da olduğunu söyleyenler de var. Sarıkız efsanesi ise bugün hala dilden dile dolaşıyor.
Her mervsim gidip en az 1 hafta kamp yapabileceğiniz bu milli parkımızda Pınarbaşı, Hasan Boğuldu ve Sutüven Şelalesi görülmesi gereken yerlerden.
3- Pamukkale, Kapadokya, Tuz Gölü
Denizli’den yaklaşık 20 km uzaklıkta yer alan Türkiye denilince yabancıların bile İstanbul ve Kapadokya’ dan sonra akıllarına gelen ilk yerdir Pamukkale.
Antik Kentin Kuzey Kapısı’ndan girilerek, Kuzey Nekropolü, Hamam Bazilika, Frontinus Kapısı, Latrina (umumi tuvalet), Bizans Kapısı, Triton Nymphaeumu, Apollo Tapınağı, Antik Tiyatro, Tapınak Nymphaeumu, müze ve Gymnasium, Ploutonium, Selçuklu Kalesi, Aziz Philippius Martyrionu ve Köprüsü’ nü gördükten sonra antik havuza girebilirsiniz. En son olarak da artık fotoğraftaki görünümlerinden uzaklaştıkları söylenen travertenlere doğru yola devam edebilirsiniz.
Buradan devam ederek henüz gitmediyseniz Kapadokya‘ya gitmenizi öneririz. Nevşehir’e bağlı, Erciyes, Hasandağı ve Güllüdağ’dan püsküren lav ve küller ile oluşan zeminin, zamanla yağmur ve rüzgar ile aşınması ile oluşmuş peri bacaları ve rengarenk vadilerin ile ünlü oldukça büyüleyici bir yer burası. Balon turu yaparak, Kızılvadi’ de güneşin batışını ve ya doğumunu izlemek gibi romantik aktiviteler yapabilir, Sultan’ s Cave gibi taşlar oyularak yapılmış sonradan meşhur otellere dönüşen orjinal evlerden birinde konaklama yapabilir, Avanos’ ta çömlekçiliğe ilk adımınızı atabilir, Üçhisar kalesine çıkabilir, Göreme ve Ürgüp’ de sokaklarından alışveriş yapabilirsiniz.
Ihlara vadisini de gezdikten sonra Ankara- Aksaray yolu üzerinde uğramanız ve ayaklarınızı dinlendirmeniz gereken bir yer de meşhur Tuz gölü’ müz ki hakkında fazla bir şey anlatmaya gerek olmadığını düşünüyoruz, zira bu yazıyı okuyan herkes ilk okul coğrafya dersinde yeteri kadar bilgi sahibi olmuştur.
Sakarya’ya bağlı Taraklı özellikle son zamanlarda dikkatleri üzerine çeken bir sessiz şehir. İstanbul’a yaklaşık 2 saat uzakta yer alan bu eski bir Osmanlı köyü ahşap evleri ile Safranbolu‘ yu andıran bir yer. Sapanca’da bir kahvaltı ile güne başlayıp burayı gezip buradan da Fatih Sultan Mehmet’in hocası Akşemseddin Hazretleri’ nin türbesinin de yer aldığı Göynük ve yine bir başka Osmanlı yerleşimi olan Mudurnu‘ya geçebilirsiniz.
3500 yıl önce Hititler tarafından kurulmuş, 1986 yılında UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesine alınmış Hattuşa (Çorum, Boğazköy), Hitit İmparatorluğunun başkenti olarak Anadolu’da yüzyıllar boyu çok önemli bir merkez olmuştur. Günümüzde görülebilen ve büyük çoğunluğu Büyük Kral IV. Tudhaliya dönemine ait olan kalıntılar arasında tapınaklar, kraliyet konutları ve surlar bulunmaktadır.
Alacahöyük Müzesi’nde Kalkolitik, Eski Tunç, Hitit ve Frig dönemlerine ait eserler sergilenir. Yapıdaki en önemli parçalar, Eski Tunç Çağı’na ait 13 kral mezarı buluntusudur. Müzede ayrıca yöreye ait halı ve kilimler, ahşap tarım aletleri, dokuma tezgâhı ile Osmanlı Dönemine ait delici, kesici ve ateşli silahlar gibi etnografik eserler yer alır. Alacahöyük, Tunç Çağı ve Hitit döneminin önemli bir dinsel tören ve sanat merkezidir. Ören Yerinde görülebilecek olan kalker temel üzerine andezit bloklarla inşa edilmiş olan sfenksli kapının genişliği 10 metredir. Büyük mabede bağlanan yol üzerindeki bu anıtsal kapı Ören Yerinin en ilgi çeken yapısıdır.
Şapinuva ören yeri, Boğazköy Müzesi ve sonra da Amasya‘ ya devam edebilirsiniz.
Kınalı Kar dizisiyle ünlenen Cumalıkızık köyü, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor. Cumalıkızık’ın kuruluş hikayesinin 1300’lü yıllara kadar uzandığı biliniyor. Osmanlı’nın erken dönem sivil mimari örneklerine ev sahipliği yapan köy, bu dönemde Uludağ çevresine kurulan 7 kızık köyünden biri. O zamanlar dağ eteklerinde kurulan köyleri tanımlamak için “kızık” sözcüğü kullanılıyormuş. Bu köylerden Cumalıkızık isminin ise, eskiden tüm kızık köylerindeki halkın cuma namazı için toplandığı yer olması sebebiyle aldığı rivayet ediliyor.
Eskişehir’de ise tarihi Odun Pazarı evleri, Porsuk Çayı, Sazova Bilim Sanat ve Kültür Parkı, Kurşunlu Camii ve Külliyesi, Atlıhan El Sanatları Çarşısı, Balmumu Heykeller müzesi, Kentpark, Eti Arkeoloji Müzesi, Şelale Park, Taşbaşı Çarşısı gibi birçok yeri gezebilirsiniz. Ayrıca Eskişehir’in güneydoğusunda bulunan Han İlçesinde bulunan, doğal kayalıklarda yer altına oyularak yapılmış Han Yer Altı şehrini ziyaret etmelisiniz.
Isparta ilçesinin sınırlarında yer alan Salda Gölü ve lavanta bahçeleri ile ünlenmeye devam eden Keçiborlu Kuyucak Köyü buralara kadar gelmişken görmeden dönmememiz gereken yerlerden.
Isparta’ ya 110 km uzaklıkta yer alan, muhtemelen hiç duymadığınız bir köy olan Yenişarbademli‘de, foto safari, trekking, jeep safari, mağaracılık, kuş gözlemciliği, dağcılık, yayla, kamp-karavan ve av turizmi yapılabilmektedir. Doğa sporlarını sevenler Orta Toroslar’ın en yüksek tepesi olup, yılın on bir ayı kar bulunan Dedegöl dağına çıkabilir, Sultan Alaaddin Keykubat’ın Kayseri’den Antalya’ya giderken Beyşehir Gölü çevresinin güzelliğinden etkilenerek, buraya bir saray yapılmasını emretmesi üzerine, 1236 yılında yaptırılmış Kubad-ı Abad Sarayı‘nı gezebilirsiniz. İlçeye 8 km mesafede yer alan Pınargözü Mağarası‘na da uğramalısınız.
Keşfedin, gezin, eğlenin, öğrenin..
Şimdiden keyifli seyahatler..
Kaynaklar:
- http://www.assosrehberim.com/nm-assos_antik_kenti-cp-100
- http://www.assosarchproject.com/kazilar_ve_antik_yapilar/kazilar_ve_antik_yapilar.html
- http://www.kazdagimilliparki.com/
- http://www.kulturportali.gov.tr/
- http://www.muze.gov.tr
Pingback:İzmir’i bir de böyle gezin.. | Gezi Kumbarası