PARİS’TE HAFTASONU KAÇAMAĞI
Parizyen Stayla Parizyen Rivierası…
Paris‘tesiniz ve şehrin altını üstüne getirdiniz. Üstüne bir de Paris gezisi için yaz aylarını tercih etmişsiniz. Şimdi doğru ya doğru, Paris yaz aylarında turist akını ile zaten kalabalık olan yollar, iyice dolu olur ve şehir insanı boğar. Ve Parizyenler uzun tatillerini özellikle yaz aylarında kullanırlar. Mutlaka tatile giderler. Resmi bayramlarda ya da tatile gitmek için gün sayan Parizyenler ya da gidemeyenler de haftasonu kaçamağı yaparlar. Ve Paris’ i turistlere emanet ederler…
Kuzey Normandiya Bölgesinde ve Manş Denizi’ nin kıyısında yer alan bu güzel şehirleri ve bütün bilgileri görelim..
Haftasonu kaçamağı için Paris’ ten nereye gitmeli?
Paris’ ten haftasonu kaçağı rotası; Rue, Le havre, ikiz kardeşler Trouville ve Deauville.
Bonus: Fransa’ nın en kuzey şehri Lille dahil olan rotamız için tıklayın.
Nasıl gidilir?
Paris Saint Lazare Garı’ ndan tren ile ortalama 2,5 saatte Deauville’e gidebilirsiniz. Dilerseniz, araç kiralayarak da Deauville’ e gidebilirsiniz. Unutmayın Fransa’ nın köyleri birbirinden güzel, bu tur kesinlikle zamanınızı ayırdığınıza değecek.
Ne yenmeli?
Deauville’ de; L’ Essantiel, Plage du Bar du Soleil, Place du Morny’de Le Café de Paris ve Breton, Les Quatre Chats veya Le Drakkar bizim tavsiye edeceğimiz restoranlar..
Trouville’ de; Charlotte Corday ve Les Mouettes pasteneleini bir deneyin..
Ne denenmeli?
Calvados: Elma şarabından elde edilen bu bölgeye özel şarap
Eğlenceye için nereye gidilmeli?
Barriere casinosu’ ndaki Eskinin Regine’s Club, şimdinin Brummel’s Club’dır.. Deauville’ in de en popüler eğlence mekanı.
Nerede kalmalı?
Deauville’in sahilinde yer alan, bungolovlar aslında senelik kiralanıyor, ama şansınız var ise siz de plajda film afişleriyle süslü bungolov odalarında kalabilirsiniz… Normandie Barriere oteli şehrin en pahalı oteli. Parayı veren düdüğü çalar diyebiliyoruz sadece… Biz Trouville’ de ev kiraladık ve yaklaşık 10 kişilik bir grup arkadaş olduğumuz için, villada kişi başı 100 Euro kadar bir ücret ödeyerek kaldık.
DEAUVİLLE
Trouville sur Mer ile adı anılan Deauville zaman içinde gelişimi ile kendini Trouville’ den sıyırıp, adını Dünyaya duyurmuş..
Manş Denizi (Mache) kıyısındaki ilk durağımız uzun kumsalı, zenginliğin alameti gösterişli evleri, yat kulübü, casinosu, malikaneleri, polo ve at yarışları ve tabii ki olmazsa olmaz geniş golf sahaları ile Deauville seçkin bir tatil lokasyonu. Ayrıca her sene Eylül ayında düzenlenen Deauville Amerikan Sinema Festivali ile de Deauville adını tüm Dünyaya duyuruyor.
Deauville ile Trouville arasından sanki Touques Nehri geçmiyor da iki sahil şehirini bıçak gibi kesiyor. Çünkü bu iki şehir birbirinden tamamen farklı bir tarza sahip.. Fransa’ nın en eski tatil beldesi olan Deauville daha zengin, daha gösterişli olması 1800′ lü yılların ortasında yani Louis-Philippe zamanına dayanıyor. O zamanlarda artistler ve zengin tabaka tarafından keşfedilmiş. Plage à la mode yani meşhur plaj Deauville, Eugène Boudin gibi ünlü ressamlar tarafından resmedilmiş. Sonra,1861 yılında 3. Napoléon’ un üvey kardeşi Duc de Mornay ve birçok aristokrat deniz kıyısında lüks villalar almaya başlamış.
Deniz kenarında bir kasaba iken Deauville, 1812 yılında Duchesse Berry’nin buraya gelmesi ile Fransız soylularının ilgisini çekmiş ve kısa zamanda tatil için seçilen bir şehir olmuş. Daha sonra Deauville’ e olan yoğun ilgi üzerine, 1847 yılında Paris’ten Deauville’e tren hattı konulmuş.. Önce Casino de Deauville’in inşası, sonra 1911’de hipodromun genişletilmesi, Paris’ten sonra ünlü mağaza zinciri Printemps’ın ilk mağazasını Deauville’ de açması, 1921 yılında Casino’ nun rağbet görmesi ve at yarışlarına Dünya’nın her yerinden sosyetenin ilgi göstermesi ile yükselişe geçen Deauville, 2. Dünya Savaşı sırasında Almanların istilasına uğramış ve şehrin durgunluğu Normandiya çıkartmasıyla özgürlüğüne kavuşması ile sona ermiş. Zirveyi ise ünlü aktörlerin ağırlandığı Deauville Amerikan Film Festivali ile oynamış.. Sadece at yarışı değil aynı zamanda at satışının da olduğu şehir, zenginlik ve şaşa anlamında Monaco kadar lüks sayılabilecek bir Fransız şehri. (Gonk! Monaco aslında özerk ama olsun Fransa’ nın sınırlarında.)
Deauville’de görülmesi gerken yerler:
- Villa Strassburger: Henri de Rothschild Kontu’dan milyarder Ralph Strassburger’e geçen ve oğlunun Deauville’ e hediye olarak verdiği, harika mimarisiyle tüm Dünya’ nın konuştuğu villa
- Mont Canisy: Deniz seviyesinden 110 metre yükseklikte bulunan, 13 hektarlık alanda Canisy Savunma siperlerini (Batteries du Mont Canisy) göreceksiniz..
- Calouste Gulbenkian park: 24 hektarlık alan, 1973’ten bu yana Deauville’e ait ve Normandiya’nın güzel bahçelerinin en güzel örnekelrinde.
- Rue Eugène-Colas: fazla lüks markaların olduğu cadde
- Promenade des Planches (Les Planches): Sahil boyunca uzanan yürüyüş yolu. Bu yolun bir tarafında da bar, kafe, lüks oteller, villa ve diskoların, ayrıca yarısı keresteden Normandiya evleri yer alıyor.
- Place Morny: Eski balık pazarı
- Casino Barrière
- Plage de Deauville
- Hippodrome de la Touques
DEAUVİLLE- TROUVİLLE arası
Deauville ile komşusu Trouville arasından geçen La Touques Nehri‘ndeki kanaldan 1 Euro’ya Bac adındaki küçük tekneler ile geçebilirsiniz. Ama 2 km uzaklığındaki bu yolu yürüyerek geçmek çok daha keyifli olacaktır. Zaten kumsal boyunca yürümekten daha güzel ne olabilir ki..
TROUVİLLE
Trouville-sur-Mer daha bizden daha normal daha mütevazi bir şehir. Aslında Deauville’i ilk zamanlar gölgede bırakan Trouville, ayrı yumurta ikizi kardeşinin ihtişamı ile bu sefer gölgede kalıyor. Deuville’ in tersine orta halli Parizyenlerin tercihi şehir, 19. yüzyılda Mozin ve Flaubert gibi ünlü ressamların uğrak yeri olmuş Yine pahalı ve lüks resort otelerin ve malikanelerin yer aldığı şehir, 2 km uzunluğundaki plajı ile Deuville ile yarışır…
Trouville, 3. Napolyon zamanında tatil beldesi olarak göz doldurmuş, çiçeklerle bezeli bir kıyı şehri. Tepelerine tırmanırsanız, zamanının üst tabakasına ait Normandiya’ nın en gösterişli villalarını göreceksiniz. Monet, Boudin, Corot, Cournet ve Pissarro başta olmak üzere birçok ressam bu güzelliği ölümsüzleştirmiştir.. Hatta genç Flaubert, hayatının aşkı ile bu kumsalda tanışmış.. Trouville tahta kumsal yolu (planches, boardwalk) ve casino ile sosyetik olarak anılsa da, orta kesime de hitap eden hakaretli ve canlı balıkçı limanı…
Trouville’ de görülmesi gereken yerler:
- Grande Plage: Trouville’in adı üstünde 2 km uzunluğundaki kumsalı
- Musée Villa Montabello: 1865 yılında inşa edilen malikane, Trouville’in adını yayan ünlü sanatçıların özellikle de Charles Mozin, Eugène Isabey ve afiş sanatçısı Raymond Savignac’in çalışmalarını ve Trouville’ in deniz banyosu tarihine ayna tutuyor… Unutmayın, zamanında denize girmek sadece aristokratlara ait aksiyondu.
- Trouville-sur-Mer Museum gallery: 1907-2002 yılları arasında yaşayan ve Trouville’i evi olarak gören Raymond Savignac’a adanmış sergi alanı. Sade ve zeki şekilde tasarlanmış reklam afişleri özellikle, Aspro levhası ve Gitanes sigarasının kıvrilmiş dumanı ile “new Bic ballpoint pen” reklam afişi Dünya’ya yayılmış.
- Corniche Normade: Trouville’ in tahta kumsal yolunda gezindikten sonra, Courbet ve Proust’un yaptığı gibi Honfleur şehri ve eski limanına doğru direksiyon sallayın… Yeşilliklerin içinde, Seine Nehri’ nin Manş Denizi ile buluştuğu yerdeki harika evleri göreceksiniz… Villerville resort otelinin deniz kenarına yapılmasında önce, Le Havre’ı ve yağ yapım tesislerini denizden görebiliyordunuz…
RUE
Rue’ de görülmesi gerken yerler: Chateau Du Broutel, Chapelle du Saint-Esprit, Saint Wulphy, Beffroi de Rue (Belfries of Belgium and France)
Le Crotoy: Rue’ye 7 km uzaklığındaki upuzun kumsalı olan Somme Koyu (Bay of the Somme)’nda.
LE HAVRE
Le Havre’deki mimari yapı, Fransa’nın diğer şehirlerinde olduğundan çok farklı bir şekilde modern yapıda vesavaş sonrası mimari örneklerini kapsıyor.. Şehrin yeniden imarı o kadar başarılı olmuş ki, Le Havre UNESCO Dünya Mirasları Listesi’ne girmiş.. Şehir gezerken Auguste Perret’nin çalışmalarını anlamak adına özellikle bazı binaları görmek gerekiyor.. 20 yüzyılda yerleşim için özellikle Parislilerin seçimi olan şehir, tatil için de kumsalıyla göz dolduruyor.
Le Havre’ da görülmesi gerken yerler:
- Church of Saint Joseph (Église Saint-Joseph du Havre): Savaş sonrası yapılan Roma katolik kilisesi, sekizgen kulesi 100 metre yüksekliğinde. 1951 ile 1958 yılları arasında Le Havre’ın yeniden inşası sırasında yapıldı ve 2. Dünya Savaşı’nda İngilizler tarafından tamamen yok edildi. Auguste Perret’in başladığı çalışma, ölümünden sonra Perret’ in okulundan öğrencileri tarafından tamamlandı. Marguerite Huré tarafından yapılan iç dizayn, mozaikten camlardan gelen ışık ile kilisenin içini kesinlikle ziyaret edilmesi gereken yerler listesine taşıyor.
- Le Volcan: Le Havre’ın modern şehir sembollerinden bir başkası ise, görüntüsü ile dikkat çeken, Brazilyalı mimar Oscar Niemeyer tarafından 1982 yılında dizayn edilen Volcan adındaki binası. Bassin du Commerce göletine bakan bina, School of Le Corbusier ilham alınarak yapılmış… André Malraux’ nun kültür evi olarak tasarladığı yapı, Fransa’ nın hatta Avrupa’nın en prestijli kültür merkezi… Müzik performansları, tiyatro ve film gösterimi gerçekleşiyor
- André-Malraux Museum of Modern Art: Betonarme yerine camın kullanıldığı, Le Havre’ in bir başka kültürel köşesi. Empresyonist ressamların koleksiyon ile tanılan müzede, fil dişi ile yapılan el yapımı objeler, Fransa’ nın Rouen ve Normandi şehirlerinden özel seramikler de yer alıyor. Ayrıca müzeye bağışlanan eserlerden ünlü ressam Monet’ nin Water Lilies başta olmak üzere çalışmaları da yer alıyor.
Emrresyonalist peyzaj eserlerinden 1824-1898 yılları arasında yaşayan Eugene Bodin’nin, birçok eserinin yanı sıra ünlü “Deux chevaux à l’écurie”, “Dame en blanc sur la plage de Trouville”, “Paysage au bord de l’eau”, “Environs de Plougaste” eserleri ve 1825-1891 yılları arasında yaşayan L.A. Dubourg’ un “La Jetée d’Honfleur” eseri de müzede.
- Belediye Binası Meydanı (Place de l’Hotel de ville): Belediye Binası (Mairie du Havre, Town Hall)’nın yanındaki meydanda Auguste Perret tarfından yapılan bir başka bina yer alıyor. Yüksek kulesiolan betomarme binaya çeşmenin ve ağaçların yansımasıyla ilginç görsel şov ortaya çıkıyor. Ayrıca Cathedral Notre-Dame da meydanda yerini alıyor.
- St. Joseph’s Church, Le Havre, is a Roman Catholic church in Le Havre, France, built between 1951 and 1957/58 as part of the reconstruction of the town of Le Havre, which was entirely destroyed by the British during World War II
- Museum of Old Le Havre (Musee de l’Ancien Havre): Le Havre’ ın tarihinin sergilendiği müze
- Cathédrale Notre-Dame (Le Havre Cathedral): Roma katolik kilisesi, 16. yüzyıla uzanan bir geçmişi var. Le Havre’ daki en eski yapılardan..
KAYNAKLAR
- http://www.lonelyplanet.com
- http://www.francethisway.com