VILNIUS Ekonomik Gezi Rehberi
Baltık’lara adım atmak..
Vilnius ya da türkçesi Vilnüs, Baltık ülkelerinden belki de en az bilineni. Herhangi bir Türk’e “Vilnüs’e gidiyoruz.” deseniz “Orası neresi ki?” diye bir yanıt alma olasılığınız belki de %200 🙂 Turistik gezi listelerinin üst sıralarında yer almayan bu şehir, Litvanya’nın başkenti. Neris ve Vilnia nehirlerinin birleştiği yerde konumlanmış ki ismini de bu Vilna nehrinden almış. 3.5 milyonluk Litvanya nufüsunun 555 bin civarı başkent Vilnius’ ta ikamet ediyor.
Litvanyalılar, M.Ö 2500 yıllarında bu bölgede yaşayan Baltık halkının soyunda gelmektedir. 1321 yılında “Gediminas” tarafından Litvanya Granddüklüğü kurulmuş. Ülke, 14. yüzyılda Belarus, Ukrayna, Polonya ve Rusya’nın bir bölümüne sahip Avrupa’nın en geniş sınırlarına sahip devletlerden biriymiş. Uzun yıllar pagan (doğaya tapan) olarak yaşayan toplulukta, Litvanya Grandükü ve tarihindeki tek kralı olan Mindaugas, Hristiyanlığı kabul edince bölgede uzun süren pagan tarihinin sonlarına yaklaşılmış. Kralın kendisi de dahil olmak üzere halk pagan alışkanlıklarına devam etmiş ancak kral öldürüldükten sonra Hristiyanlık tekrar reddedilmiştir ve yüz yıldan fazla bir süre, taht kavgaları, iç savaşlar ve misyonerlik faaliyetleriyle geçmiş. Kendisi de pagan olan Grandük Jogalia’ya katolik olması karşılığında Polonya kraliçesi vaadedilmiş. Bu cazip teklifle 1386 yılında Litvanya resmen Hristiyan olmuş ve bu taktiksel birliktelik sonrasında yeni bir devlet olan Lehistan- Litvanya devleti oluşmuş. Belki o günlerin de etkisiyle bu küçük şehirde tam 65 kilise bulunmakta. Yaklaşık 2 yüzyıl sonra bu ittifak bozulduğunda ülkenin parçaları Rusya’ nın eline geçmiş. 1. Dünya Savaşı, sonra 2. Dünya savaşı derken, bir Nazi Almanyası, bir Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği etkisine girip çıkan bu ülke, en sonunda 1990 yılında ulusal bir deklarasyon ile bağımsızlığını ilan etmiş ve Sovyet hakimiyetinden kurtulan ilk cumhuriyet olarak tarihe geçmiş. Bu bağımsızlık olaydan bir yıl önce ise, Vilnius’ten başlayarak Estonya’ya doğru uzanan tarihin en uzun insan zinciri bu şehirde başlamış. Vilnius kelimesi bu olaydan esinlenilmiş olacak ki Litvanyaca’da “büyük dalga” anlamına gelir.
Napolyon tarafından 1812 yılında Kuzeyin Kudüs’ü denen bu şehrin eski kent merkezi güzel mimarisi ile UNESCO Dünya Mirası listesinde yerini çoktan almış. Dar sokakları, Uzupis gibi alternatif bölgeleri, barok mimarisi ile bezenmiş kiliseleri ile her zevke hitap eden Vilnius, diğer Avrupa şehirlerine göre çok daha ekonomik bir yer.
Kışın oldukça soğuk geçiyor, dolayısıyla Kasım ayından sonra Mayıs’a kadar mümkünse turistik olarak pek tercih etmeseniz iyi olur. En ideal dönem ise yazın özellikle Temmuz- Ağustos aylarında.
Son olarak da AB üyesi olan Litvanya’da tahmin edeceğiniz gibi euro kullanılıyor ve schengen vizesi ile gidiliyor.
VILNIUS’ A ULAŞIM: VILNIUS’A NASIL GİDİLİR?
Uçak ile: İstanbul’dan THY direkt seferleri ile Vilnius’a 2,5 saatte ulaşabilirsiniz. Vilnius Uluslararası havaalanı oldukça küçük ve giriş çıkışı inanılmaz kolay. Biz valizlerimizi alıp çıkışa geldiğimizde, ellerinde çiçek ve balonlarla yolcularını karşılamaya gelen insanları görüp, aşırı şaşırdık. Bizim uçakta uzun süredir vatanına dönmeyen bir kafile mi vardı, yoksa bu bir gelenek mi bilemiyoruz ama manzara komik ve sevimli geldi bize. Umarız bu bir gelenektir, çünkü çok orjinal 🙂
Karayolu ile: Eğer halihazırda Riga, Tallinn, Minsk ve ya Varşova gibi yakın bir coğrafyadaysanız araç kiralayarak ya da Eurolines gibi şehirler arası otobüsleri tercih ederek rahatlıkla Litvanya’ ya seyahat edebilirsiniz. Vilnius’ de gar ve otogar şehrin biraz güneyinde ve şehir merkezine yaklaşık 20 dakika yürüme mesafesinde yer alıyor.
VILNIUS ŞEHİR İÇİ ULAŞIM?
Vilnius Uluslarası Havalimanı’ndan şehir merkezinin yaklaşık 5-6 km güneyinde bulunuyor. Buradan araçla yaklaşık 15 dakikada şehrin merkezindesiniz. Nº3G, Nº88 ve bunun gece versiyonu olan Nº88N belediye otobüsleri ile veya 06:00 ve 21:30 arasında her yarım saatte bir hareket eden ekspres trenler ile maksimum €1’ya şehir merkezine ulaşabilirsiniz. Taksi ise old town’ a yaklaşık yaklaşık €15′ tutuyor ancak burada da oldukça yaygın bir turist kazıklama mantığı olduğundan ya otelinizin yada varsa bir tanıdığınızın yönlendireceği taksileri kullanmanızı tavsiye ediyoruz. Hesaplama yaparken taksimetrenin km başı 1€ yazması gerektiğini de aklınızın bir kenarında tutun.
Gezilecek her yer merkezde ya da yürüme mesafesinde. Ancak yine de çok küçük bir şehir değil, dolayısıyla yürümeye üşendiğiniz ya da yorulduğunuz ya da soğuktan artık ayak parmaklarınızın donma tehlikesine maruz kaldığı durumlarda toplu taşıma kullanabilirsiniz. Toplu taşımadan kastımız otobüs, taksi ya da troleybüs. Ayrıca şehirde bisiklet kiralama istasyonları da mevcut ki burası düz bir coğrafya yer aldığı için bisikleti de tercih edebilirsiniz. Eğer bu şehirde birkaç gün kalacaksanız ise önerimiz bir Vilnius Card edinmeniz. Bu kart ile toplu taşımaları ücretsiz kullanabilir, birçok müzeye ücretsiz girebilirsiniz. Linki burada..
VILNIUS’ DA KONAKLAMA: VILNIUS’ DA NEREDE KALINIR?
Vilnius’te konaklama için genellikle Uzupis ya da eski şehir merkezine yakın bir otel seçmeniz ya da couchsurfing yapmanız öneriliyor. Şehirde çok sayıda öğrenci olduğundan couchsurfing ile bir yer bulamama ihtimaliniz epey düşük. Biz şehrin en işlek caddelerinden biri olan Gedimino Caddesinin paralelinde, eski şehir merkezine çok yakın bir bölgede yer alan Opera Inn tesisinde 4 kişilik bir dairede kaldık. Fiyatı uygun, ücretsiz otoparkı ve oda içinde duş ile tuvaleti olan geniş bir daireydi bizimkisi ancak otelin daha da uygun fiyatlı olan hostel kısmı da mevcut. Girişindeki yazı biraz silinmiş o yüzden önünde olduğumuz halde tesisi fark etmekte biraz sıkıntı çektik ancak yine de tavsiye isteyenler için aşağıda iki tane fotoğrafını paylaştığımız Opera Inn oteliyle ilgili görüşümüz olumlu efendim 🙂
VILNIUS’ DA KESİNLİKLE YAPILMASI GEREKENLER?
Uzupis’i görün: Vilnius’da sanatçılar ile dolu alternatif bir bölge burası. Kopenhag’daki Christiania tadında kendine özgü bayrağı, anayasası, yasakları olan bağımsızlığını ilan etmiş enteresan bir yer. Christiania’yı ziyaret edenler varsa, ilk başta bizim gibi “Ne alakası var burasının Christiania ile!” diyebilirler. Gerçekten de biraz öyle. Ama yine de bizim Vilnius’te en beğendiğimiz bölgeler arasına girdi bu şahsına münhasır yer. Neden bilmiyoruz ama cool bir havası var..
Uzupis Cumhuriyetinin 41 maddelik kendi anayasasından bazı maddeler ise aşağıdaki gibi..
VILNIUS’ DA NE YENİR? NE İÇİLİR?
Borş çorbası: Lahana, pancar et vs. konularak yapılan Litvanya mutfağının da milli yemeklerinden birisi.
Dumplings: Kızartılmış ya da haşlanmış, içi kıymalı veya etli yapılan, üzerine de ekşi bir krema sosu servis yapılan bir tür mantı.
Cepelinai: Patates, et ya da kıyma ile yapılan içli köfte benzeri bir yemek.
Ceburekai: Litvanya’ da yaşayan Karay Türklerine özgü bizim çiğ börek. Özellikle Vilnius’ ten sonra Trakai bölgesine geçecek olanlar, Trakai’de deneyebilirler.
Varskes Surelis: Lor peyniri ve çikolata karışımı bir tatlı. Restoranlarda değil ancak süpermarket tarzı yerlerde rahatlıkla bulabilirsiniz. Küçük paketlerde, çikolata bölümüne bakmanız yeterli.
Gira: Yerel bir kola türü. Alkolsüz evlerde bile yapılan bira kola karışımı bir tür içecek. Tadı “ehhh işte”
Şehirde çok sayıda cafe, bar, restoran mevcut. Hepsini tek tek yazamıyoruz tabii ancak önerebileceğimiz birkaç tanesi:
1959 yılında açılmış ve Vilnius’ un en eski restoranı olarak kabul edilen Neringa Restorant hemen Gedimino caddesi üzerinde yer alan yerel bir Litvanya restorantı.
Şehir merkezinin biraz daha dışında kalan Senoji Trobele‘ nin yöresel mutfağı da tavsiye ediliyor.
Kahvaltı için önerebileceğimiz ise Vilniaus Gatvė 21 numaradaki Pinavija Cafe.
Forto Dvaras; Pilies Gatvė 16 numarada yer alan oldukça lokal bir restorant. Dekorasyonu oldukça hoş, çalışanları da sempatik ve güler yüzlü. Fiyatlar çok aşırı pahalı değil ve yemekleri de bayaa lezzetli. Biz dışı sırf hamur içinde de azıcık lor peyniri olan ve çok tavsiye edilen zeppelin’ i denedik ancak midemize oturdu resmen 🙂 Belki tadımlık alıp paylaşabilirsiniz. Ayrıca menüden pancar çorbası, balık, Gira ve lokal biralarını, üzerine de mozaik pastaya benzeyen yerel bir tatlılarını seçtik. Keyifli bir akşam yemeği oldu.
VILNIUS’ DA ALIŞVERİŞ: VILNIUS‘ DAN NE ALINIR?
Baltık şehirleri arasında en alışveriş yapılası yer Vilnius çünkü diğer şehirlere göre daha hesaplı. Başlıca amber taşı, tahta ürünler ve yün giysiler alabilirsiniz.
Dilerseniz lokallerle şehir turlarına katılarak bu şehri keşfedebilir, dilerseniz kendi rotanızı kendiniz çizebilirsiniz.
Aslında Vilnius’ta şehir turuna nereden başladığınızın çok bir önemi yok. Tercihinize göre ya şehir merkezini (town hall) ya da Katedral Meydanını (Cathedral Square) başlangıç noktası olarak alabilirsiniz. Çünkü hiç durmadan yürüdüğünüzde 1,5- 2 saatlik bir turla bütün önemli yapıların önünden geçerek fotoğraf çekebileceğiniz kadar yeterli zamanınız olacaktır. Dolayısıyla asıl görmek istediğiniz yerleri ve buralarda geçireceğiniz zamanı düşünerek bir plan yapmanızı öneririz.
Turumuza Vilnius Katedralinin yer aldığı katedral meydanından başlıyoruz. Meydanda ayrıca Saat Kulesi, Monument to Grand Duke Gediminas anıtı ve katedralin hemen bitişiğinde yer alan saray Palace of the Grand Dukes of Lithuania‘ yı gördükten sonra Başkanlık Sarayı (Presidential Palace), Vilnius Universitesi (Vilnius University), St. John’s Church, sokak sanatıyla ünlü Literatu Caddesi, Amber Museum, St. Michael’s Church ve şehrin en önemli simgelerinden St. Anne’s Church‘ ten geçip, alternatif bir cumhuriyet olan Uzupis‘ i geziyoruz. Sonrasında the Bastion of the Vilnius City Wall‘ u geçerek, Gates of Dawn‘ a ulaşıyor, ardından Ausros Vartu Caddesi üzerinde St. Casimir‘s Church, Orthodox Church of the Holy Spirit, St. Theresa‘s Church gibi kiliselerin ve dini yapıların olduğu caddeyi geçerek şehir merkezine (Town Hall) ulaşıyoruz. Burada Didžioji Caddesinin batısından, Dominikonų ve Vokiečių caddelerine kadar olan kısımda yer alan The big and the little Ghetto bölgelerinde yavaş yavaş gezinip, Stiklių gatvė adındaki birbirinden şirin cafe ve restoranların yer aldığı sokaktan ilerleyerek Vilnius Church of the Holly Spirit, Lithuanian Theatre, Music and Cinema Museum, Saint Catherine’s Church ve Frank Zappa anıtını geçerek KGB müzesinde (Museum of Genocide Victims) bir- iki saat geçiriyoruz. Sonra şehrin en işlek caddesi olan Gedimino üzerinden başlangıç noktamıza geri dönerek, Gediminas Castle Tower of the Upper Castle‘ a çıkıyor, şehrin kuş bakışı manzarasını izliyoruz. Burada dilerseniz National Museum of Lithuania‘ yı da gezebilirsiniz. Daha fazla zamanı olanlar ise şehrin en yüksek noktası için TV Tower ve St. Peter and St. Paul’s Church’ e gidebilirler.
Katedral Meydanı ve Vilnius Katedrali (Cathedral Square): St. Stanislav ve St. Vladislav Katedrali’nin olduğu meydan, yukarıda anlattığımız tarihi olayın yani Estonya’ ya doğru uzanan yaklaşık 600 km uzunluğundaki insan zincirinin başladığı yerdir. Şu an şehrin merkezi konumundaki Katedral Meydanı da eski bir pagan tapınağının üzerine yapılmış.
Katedralinin yakınında bulunan çan kulesinin adı Belfry Katedrali‘dir. İlk olarak 13. yüzyılda inşa edilen katedralin 2. ve 3. katları 16. ve 17. yüzyıllarda inşa edilmiştir. 17. yüzyılda, bugün en üstündeki kat olan son kat inşa edilerek çan kulesi haline getirilmiştir. Kulenin toplam uzunluğu, ucundaki haç ile birlikte 57 metredir.
Katedralin önündeki karelerden farklı olan karenin adı “Miracle Tile”. Eğer bir dilek dileyip üstünde 3 kere dönerseniz, dileğiniz gerçek oluyormuş.
Litvanya Grand Dük Sarayı (Palace of the Grand Dukes of Lithuania): Gediminas Kalesi kompleksinin bir uzantısı olan saray, 15. yüzyılda inşa edilmiş, Litvanya ve ardından ülkenin egemenliğini ele geçiren Polonya’nın yönetim merkezi olarak kullanılmıştır. 1801 yılında yıkılan kale, 2002 yılında yeniden inşa edilmiş ve 2009 yılında halkın ziyaretine müze olarak açılmıştır. Arkeolojik kazılar sonunda çıkan buluntular, kralların kullandıkları taçlar ve diğer değerli eşyalar, orta çağda bu sarayın nasıl göründüğünü anlamanıza yardımcı olacak maketler bulabileceğiniz bu sarayın bahçesinde Vilnius’un kurucusu Grand Dük Gediminas‘ın atıyla birlikte ayakta durduğu ve elinde kılıcını tuttuğu bir anıt heykel (Monument to Grand Duke Gediminas) de yer alıyor
Başkanlık Sarayı ve Üniversite: Pilies caddesi’nin paralelinde bulunan caddede, ara sokaklar arasında bir anda beliren başkanlık sarayı ve yanında üniversite bulunuyor. Çevresinde çimlerde oturabilir, barlarda biranızı içebilirsiniz.
St. Johns’ Church: Vilnius üniversite kompleksine yakın olan bu kilisenin uzun adı: Church of St Johns, St John the Baptist and St John the Apostle and Evangelist dolayısıyla kısaca St. Jons olarak çoğul yapmak daha pratik olmuş.
Literatų Gatvė (Street of Writers): Vilnius’ un özgürlük meydanı. Vilnius’ un en eski sokağı olarak bilinen Pilies sokağı Eski şehir merkezinin ana sokaklarından birisi. Eskiden Vilnius Kalesine ulaşmak için kullanılan ve zenginlerin yaşadığı bir sokak olan Pilies bugün daha çok cafe, hediyelik eşya dükkanı görebileceğiniz turistik bir yer. Bu sokak ile kesişen yerde yer alan Literatų Gatvė ise Litvanyalı edebiyatçılara adanmış ve duvarlarında edebiyat tarihinde önemi olan kişilerin çalışmalarına dair görseller olan bir diğer turistik nokta.
St. Anne Kilisesi (St. Anne’s Church): Gotik mimarisi bu kiliseyi şehirdeki diğer kiliselerden çok farklı kılıyor ve bizce kesinlikle görülmesi gereken yerlerden. Kilisenin son halini Prag Kalesi’nde de parmağı olan mimar Benedikt Rejt’in tasarladığı söyleniyor. Bir de 1812 yılında kiliseyi ziyaret eden Napolyon binayı o kadar beğenmiş ki, Paris’e götürmek istediğini söylemiş Bu arada aynı alanda yer alan bir başka kilise de Church of St Francis and St Bernard ki biz bu kiliseyi nedense daha çok beğendik. St. Annes kilisesinin ihtişamlı dış görünüşü ile karşılaştırıldığında içi oldukça küçük ve sıradan geldiği halde, adından çok söz edilmeyen hemen bitişiğindeki Church of St Francis and St Bernard içi efsane büyüleyiciydi.
Uzupis: Užupis Litvanyaca’da nehrin ötesindeki yer demek.Dolayısıyla Vilnia ya da diğer bir değişle Vilnelė nehri bu bölgenin dahilinde bir yer. Bu sebeple de bronz deniz kızı heykeli (Užupis Mermaid) de sembol haline gelmiş. Denizkızının dünyanın her yerinden insanları etkilediği ve onun büyüsüne kapılanların da Uzupis’te sonsuza kadar kalacağına inanılır.
Özerk cumhuriyet olan Uzupis bölgesinin ana girişi Uzupio Undinele Köprüsü. (Uzupis tabelası da burada bulunuyor. Bir vakitler, Damat Gelinini kucağında 7 köprüden geçirirmiş. Şimdi bu adeti günümüze uyarlayıp 1 köprü ile sınırlamışlar. Bu adetle evliliğin huzur, mutluluk, sağlık, bolluk ve bereket ile geçeceğine inanılırmış.
Kendi marşı, anayasası, başkanı, piskoposu, 2 kilisesi ve şehrin en eski yapılarından biri olan Bernadine mezarlığı, 7 köprüsü, bölgenin koruyucusu olduğuna inanılan 2002 yılında merkeze dikilmiş bronzdan yapılmış Melek heykeli vardır.
Ausros Vartu Caddesi: Litvanyalılar Hristiyanlığa en geç geçen Avrupa uluslarından biridir. Bir süre Hristiyan kaldıktan sonra tekrar Paganlığa (doğaya tapan) dönmüş süregelen istilalar sonrası Litvanya Grandükü Hristiyanlığı kabul etmiştir. Hem bu tarihin etkisi, hem de Vilnius ‘un tarih boyu sıklıkla el değiştirip başka kültürlerin de kendi kiliselerini yapmasından dolayı fazla sayıda kilise bulunmaktadır. Bu cadde bunun en somut örneğini gösteren birçok yapıyı barındırır. St. Casimir’s Kilisesi, St. Theresa Kilisesi, etkileyici iç mimarisi ile Orthadox Church of Holy Spirit, Church of Holy Trinity ve caddenin sonunda meşhur kapı Gates of Dawn. Kapının iç bölmesinde de kutsal kabul edilen şaşaalı Our Lady of Mercy portresi bulunmaktadır.
Şafak Kapısı (Gates of Dawn): 16. yüzyılda şehrin etrafına dikilmiş 10 savunma duvarından birisi. Şehrin zamanında en fazla saldırı alan en tehlikeli yerinde bulunuyor. Bu kapıların tepesine şehri saldırılara karşı koruyacağına inanarak Meryem Ana görselleri yerleştiriliyormuş. Şafak Kapısı’nın tepesinde bulunan şapelde de en önemli Meryem Ana resimlerinden birini görebilirsiniz. Burası hem Ortodoks hem de Katolik Hristiyanların ibadet ettiği bir şapel ve şehrin en önemli noktalarından biri olduğu için Sovyet döneminde de açık kalmayı başarmış. 1799 yılında Rus ordularının şehrin tüm savunma duvarlarını yıktığı ancak sadece buraya dokunmadığı için buradaki kutsal ikondan korktukları söylenir.
Şehir meydanı (Town Hall): Vilnius Belediye Binası Meydanı olarak da geçen Town Hall Square, Didzioji Caddesi’nin sonunda yer alıyor. Şehir Meydanı 15. yy’dan bu güne Vilnius Halkı için şehrin kalbi konumunda bulunuyor. Bütün geleneksel kutlamalar, açık hava müzeleri, halk konserleri hep burada düzenleniyor. Meydanın çevresinde restaurantlar, kafeler, dükkanlar bulunuyor. Meydanın hemen yanından başlayan Vokieciu Caddesi açık hava kafeleri ve 16.yy’ dan kalma zengin tüccar evleri ile ünlü popüler yürüyüş rotalarından birisidir.
Stikliu Caddesi ve Çevresi: Stikliu ve çevresindeki dar sokaklar bir zamanlar önemli ticaret ve el sanatı merkezleriymiş. Aynı zamanda yahudilerin yoğunlukla yaşadığı bir bölgeymiş. Şimdiyse küçük kafelerin de bulunduğu dolaşması keyifli sokaklar olmuş.
Frank Zappa Anıtı (Frank Zappa Statue): Şehirde belki de en popüler ve enteresan olan yer burası. Daha önce hiç Litvanya’ da bulunmamış Amerikalı bir rokçının büstü bu. Hikayesi ise şöyle; Saulius Paukstys adındaki 31 yaşında bohem kesimden gelen bir devlet memuru 1992 yılında California’ da sistemsel ve politik eleştirileri ile meşhur Frank Zappa’ yı, Litvanya’nın Sovyetler Birliği’nden ayrılıp özgür bir devlet olması ile bağdaştırmış. 1 yıl sonra Zappa kanserden öldüğünde de adına bir fan clup kurmuş. O dönemde şehirden kaldırılan Lenin, Marx gibi kişilierin heykellerin boşluğunu dolduracak ve komünizm döneminin bitişini sembolize edecek bir şey arayışını giren halk, Paukstys adındaki bu vatandaşın önerisi ile Frank Zappa’ nın büstünü Vilnius Sanat Akademisi önüne dikmek istemiş. Aslında, Sovyetlerden yeni ayrılmış ve demokratif olduğunu iddia eden bir ülkede, halkın isteklerinin ne kadar yerine getirilip getirilmeyeceğini görmek için bir testmiş bu. Ve sonunda devlet karşı çıkmadı. Sadece lokasyon değişti ancak sonunda o heykel oraya dikilmiş. Helal olsun diyoruz..
Soykırım Kurbanları Müzesi (Museum of Genocide Victims): KGB Müzesi eski KGB binasının içinde yer alıyor. Müze Sovyetler Birliği’nin Litvanya’daki 50 yıllık işgali, Litvanyalıların bu dönemdekini direnişi ve Nazilerin işgali ve tüm bu dönemlerde yaşanan insan hakları ihlalleri, idamlar, tutuklanmalar hakkında bilgi vermek üzerine kurulmuş. Binanın bodrum katındaki hapishane bölümü hem Sovyetler hem de Naziler tarafından kullanılmış ve KGB’nin 1991’de bıraktığı haliyle duruyor.
Gediminas Kulesi (Gediminas Castle Tower): Vilnius kalesinden geriye kalan tek yapı. 14. yüzyılda, Litvanya’nın kralı olan Gediminas tarafından yaptırılan tahta yapı, şimdiki haliyle değiştirilerek alt kale ile birlikte çok daha güçlü bir yapı haline getirilmiş. 1655 yılında Moskova ile yapılan savaşta yapının bir kısmı zarar görmüş ve önemini kaybetmiştir. Bugün, kalenin ayakta kalan kulesi restore edilmiş ve müze olarak ziyarete açılmıştır.
Kalenin yanındaki National Museum of Lithuania ve Museum of Applied Art müzelerinde, arkeolojik kazılarda bulunmuş birçok tarih öncesi buluntu, para ve Litvanya’nın tarihine ışık tutacak objeler, ortaçağdan kalma bir top, üst katlarda şovalyelerin giydiği zırhlar ve diğer ekipmanlar sergileniyor. Şehrin birçok noktasından görülen bu kuleye, şehrin panoramik manzarasını görmek için Katedral Meydanından yürüyerek ya da Arsenalo Sokağı üzerinde bulunan füniküler ile çıkabilirsiniz. Giriş 4 Euro, füniküler gidiş dönüş 2 Euro. Burada ayrıca Litvanya Ulusal Müzesi kapsamındaki sergi alanlarından biri de bulunuyor. Vilnius card ile giriş ücretsiz, Old ve New Arsenal denilen cephanelik kısımları 18:00′ e kadar, kule ise 21:00′ a kadar açık.
Üç Haç Tepesi (Hill of Three Crosses): Bu civarda öldürülmüş bir grup Fransisken rahip için 17 yy.da dikilmiş bu devasa çarmıh, Rusların kaldırmasından sonra yeniden 1989 yılında dikilmiş. Umut ve umutsuzluğu sembolize ettiği söyleniyor.
Bernardinai Garden (Bernardine Bahçeleri): Vilnius’un ve Litvanya’nın en büyük parklarından biri. Parkta birçok bitki türü havuz ve çocuk parkları yer alıyor. Banklar, yürüyüş ve bisiklet yolları ile güneşli bir öğleden sonra hoş vakit geçirebileceğiniz bir yer.
Church of St. Peter and St. Paul (St. Peter ve St. Paul Kilisesi): Antakalnis bölgeisnde yer alan bir diğer katolik kilise. Biz yeteri kadar kilise gördük diyerek burayı es geçtik 🙂
VILNIUS’ DA EĞLENCE VE GECE HAYATI
Vilnius bu bölgede gece hayatı bakımından da ucuz bir şehir. Genelde mekanlar eski şehir merkezi civarında toplanmış durumda. Birçok cafe bar dışında gece klubü de mevcut. Öneriler: Bix Baras, Crazy bull, Alaus Biblioteka, Tamsta, Prospekto..
VILNIUS YAKININDA GEZİLEBİLECEK DİĞER YERLER: ALTERNATİF TURLAR
Trakai: Tren ile yarım saatlik bir mesafede yer alan ve Kırım’dan gelen Kıpçak Türklerinin yaşadığı bu bölgeden eminiz siz de rengarenk evler, doğa, nehir görsellikleri ile çok keyif alacaksınız. Galve Gölü çevresinde kurulu bu küçük köyde, Etnografya müzesi, Kenesa Sinagogu, St. Mary Kilisesi ve tabii ki kalesi (Trakai Island Castle) burada görmeniz gereken yerlerden. Bir de kıbın denen böreğin tadına bakmayı unutmayın.
Kaunas: Litvanya’ nın eski başkenti Kaunas’ ta görülecek yerler; Şehrin ana alışveriş caddesi olarak geçen Özgürlük Bulvarı (Laisves Aleja), Sovyet yıkımından daha az etkilendiği için daha fazla orjinal orta çağ mimarisi örnekleri bulacağınız eski şehir merkezi, burada yer alan Cathedral of St. Peter and Paul, 2. Dünya savaşında neredeyse 50.000 Litvanyalı ve Yahudi’nin topluca katledildiği Ninth Fort anıtı ve müzesi, şeytanın 2000′ den fazla halinin tasvir edildiği tablolar, resimler, oymalar, heykellerin yer aldığı türünün tek örneği olan şeytan müzesi (Devil’s Museum), Santakos Park ve içindeki Kaunas kalesi (Kaunas Castle)
Palanga: Deniz-kumsal-eğlence tatili için ideal.
Europos Parkas ve Purnuskes köyü zamanı olanlar için ilave önerilen yerlerden.
VILNIUS GEZİ NOTLARI
- Vilnius diğer baltık ülkelerine kıyasla daha ucuz. Alışverişlerinizi bu şehirde yapmanızı öneririz.
- Sadece şehir merkezini gezecekler için günübirlik bir seyahat yeterli olur ancak buraya kadar gelmişken en az 2 gece kalarak özellikle Trakai ve Kaunas’ ı kesinlikle görmelisiniz.
- Kışın çok soğuk oluyormuş bu sebeple yazın ya da en geç Eylül ayına kadar Vilnius gezisini planlamanız, ıslanmadan ve üşümeden bu şehirden daha fazla keyif almanızı sağlayacaktır. Biz 30 Ağustos’ ta gittik ve son güneşli günlerine denk geldik.
- İnsanlar güleryüzlü, sakin, sevecen; şehir çok temiz, modern, rahat ve inanılmaz güzel. Baltık rotasında bizim en çok beğendiğimiz şehirleri sıralamak istesek Vilnius ilk sırada gelir.. O derece yani..
FAYDALI LİNKLER